Mekanlarda yerellik ve sürdürülebilirlik etkisi

Yeşim Kozanlı Architecture & Interior Design’ın Kurucusu Yeşim Kozanlı, 1994 yılında Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra kurduğu iç mimarlık ofisiyle işe başladı. Başlangıçta konut ve ofis projeleri ağırlıklı olmak üzere, mağaza, restoran tasarımları gibi iç mimarlık, proje ve uygulama işleri yapan Kozanlı, bir süre bazı yurtiçi ve uluslararası firmalarda yönetici pozisyonlarında görev aldı. Daha sonra yine kendi ofisinde yoluna devam eden Kozanlı, şunları söylüyor: “Öznel, kendi tarzımı yansıtarak uygulayabileceğim bir alana ihtiyaç olduğunu fark ettim ve 1996 yılında farklı bir marka ve isim ile kendi ofisimi kurdum. Zaman içerisinde kendini geliştiren, büyüten bir ekibe dönüştük. Çoğunlukla otel projeleri yapmaya başladık ve bu konuda uzmanlaştık, zincir markalara akredite olabilecek bir ofis pozisyonuna geldik.” Tasarım merkezi Mottosu “İnsana, kullanıcısına iyi gelen mekanlar yaratmak”olan Yeşim Kozanlı Architecture & Interior Design, aynı zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı lisanslı bir tasarım merkezi. Kozanlı, yaptıkları işleri şöyle anlatıyor: “Sade ve şık tasarımların, fonksiyonel özelliklerle birleştiği ve bunu sanatsal bir dille ifade etmeyi hedefleyen bir tarzımız var. Şirket olarak büyük projeler de dahil olmak üzere butik bir davranış sergiliyoruz, böylelikle alanlar ile daha çok bağ kuran projeler ortaya çıkarabiliyoruz. Sektörel iş birliği içerisinde, sanatçı ve zanaatkarlarla çalışarak, projelerimize sanatı ve sanatçıyı dahil etmeye çalışıyor, kültürel devamlılığı projelerimizde yaklaşım olarak benimsiyoruz. Her projeye özel bir malzeme dili, mood board ve kullanım şekilleri belirleyip tamamen o ürüne özel yeni çözümler yaratmayı ve tasarlamayı seviyoruz.” Seraf Vadi Yeşim Kozanlı Mimarlık’ın halihazırda İtalya’da bir kayak oteli, Prag’ta zincir bir markaya ait tarihi ve termal özellikleri ön plana çıkan bir otel, Antalya, Fethiye, Bodrum ve birkaç ilde daha resort otel projeleri devam ediyor. Restoran projeleri olarak da en son Vadi İstanbul’da yer alan Seraf Vadi Restoran projesini hayata geçirdiler. Robin’s Kitchen referansı Yeşim Kozanlı’nın gastronomi alanındaki en gözde projesi ise 2006 yılında kardeşi ile birlikte açtığı Robin’s Kitchen. Kozanlı, “Hem ailemize ait olması, hem de kardeşimin Le Cordon Blu mezunu olarak bu sektöre giriş yapması projeye daha özel yaklaşmama sebep oldu. Özenli bir tasarım ve kaliteli hizmet ile bu alanda bize başarı getiren projemiz, bize etkili şekilde referans oldu” diye konuşuyor. Güncel trendler: Yerellik ve sürdürülebilirlik Gastronomi ve turizm sektöründe güncel trendlerin çok değişken olduğunu savunan Yeşim Kozanlı, dünyadaki trendlerden ilham alarak kendi tasarım dillerini oluşturduklarını belirtiyor. Kozanlı, “Gastronomi ve turizm sektörlerindeki son trendler iç mimarların gözünden değerlendirildiğinde, bu iki alanın nasıl birbirlerini beslediği ve müşteri deneyimlerini nasıl zenginleştirdiği daha net bir şekilde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullanıyor. Kozanlı’ya göre gastronomide, yerellik ve sürdürülebilirlik ön planda. Restoranlar, yerel üreticilerden taze ve çevreye duyarlı malzemeler kullanıyor ve sağlık odaklı menüler sunuyor. Bunun yanı sıra, müşterilere sıradan bir yemekten daha fazlasını sunmayı amaçlayan deneyimsel yemekler giderek popülerleşiyor. İç mimarlar, bu trendlere uygun olarak interaktif mutfaklar ve tematik dekorasyonlarla benzersiz atmosferler yaratıyorlar. Turizmde ise turistler kişiselleştirilmiş deneyimler peşinde. Kültürel etkinlikler, ekoturizm ve doğa odaklı tatiller ön plana çıkıyor. İç mimarlar, yerel kültürü yansıtan dekoratif öğeler ve doğal malzemeler kullanarak misafirlere özgün bir tatil deneyimi sunuyorlar. Yenilik ve gelişimi teşvik ediyor Yeşim Kozanlı her iki sektörde de iç mimarların rolünün sadece estetik değil, aynı zamanda işlevsellik açısından da önem taşıdığını söylüyor. Kozanlı, gastronomi ve turizm sektörlerinin birleşiminin, müşteri deneyimlerini zenginleştirirken, sürekli yenilik ve gelişimi teşvik ettiğini; bu entegrasyonun lezzet, konaklama ve estetik anlayışını yeniden şekillendirdiğini savunuyor. Kişiselleştirilmiş, çevre dostu ve teknoloji odaklı Yeşim Kozanlı geleceğe yönelik öngörülerini de şöyle aktarıyor: “Restoranlar ve oteller, müşterilerine sadece bir hizmet sunmak yerine, unutulmaz bir deneyim yaşatmayı amaçlıyor. Bu amaca hizmet eden interaktif mutfaklar, tematik dekorasyonlar ve dijital entegrasyonlar, mekanları sadece ziyaret edilen yerler olmaktan çıkarıp, etkileşimli ve hatırlanır deneyimler sunan alanlara dönüştürüyor. Geleceğe bakıldığında, bu sektörlerdeki tasarımların daha da kişiselleştirilmiş, çevre dostu ve teknoloji odaklı olacağı öngörülüyor. Müşterilerin bireysel tercihleri ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş deneyimler sunmak teknolojinin yardımıyla daha yaygın hale gelecek. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, sıfır atık gibi konuların önemi artacak ve tasarımlar bu yönde şekillenecek. Mekanların çok fonksiyonlu kullanımı, esneklik ve adaptasyon kabiliyeti ön plana çıkacak. Yapay zeka, sanal gerçeklik gibi teknolojiler, müşteri deneyimlerini daha etkileşimli ve sürükleyici hale getirecek. Ayrıca, sağlık ve wellness odaklı tasarımlar, pandemi sonrası artan sağlık bilinciyle birlikte daha da önem kazanacak. Bu gelişmelerin ışığında, gastronomi ve turizm sektörlerinin tasarımları, müşterilerin beklentilerini karşılamak ve onlara yenilikçi deneyimler sunmak için sürekli evrim geçirecek. Bu evrim, hem estetik ve işlevsellik hem de sürdürülebilirlik ve teknoloji entegrasyonu açısından sektörleri yeniden şekillendirecek. Bu değişimler, müşterilerin bu alanlardaki deneyimlerini daha zengin ve anlamlı hale getirecek, aynı zamanda sektörlerin sürekli gelişimini ve yenilenmesini sağlayacak.”