Müze kent Safranbolu

UNESCO Dünya Mirası listesinde ve Cittaslow şehirler ağında yer alan Safranbolu’nun Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve cumbalı ahşap evleri arasında dolaşırken, ünlü lokumlarını tadabilir, el işçiliği ürünlerinden satın alabilir ve enfes yöresel yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.

Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan Safranbolu, geleneksel dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla, bütünü SİT ilan edilmiş ender kentlerden biri olarak, 1994 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor. Tarihi dokusu ve evleriyle Anadolu’nun en güzel kasabalarından biri olan Karabük’e bağlı Safranbolu’da, 18. ve 19. yüzyıldan kalma 300 yıllık Osmanlı kent mimarisinin izini sürebilirsiniz. Masalsı bir atmosfere sahip Safranbolu, 2009 yılında kurulan Cittaslow (Sakin Şehir) Türkiye ağının 25 üyesinden biri olmayı da fazlasıyla hak ediyor. Safranbolu’nun taş döşenmiş dar sokaklarının olduğu ahşap evlerin arasında yürürken hayatın yavaşladığını hissediyorsunuz. Safran Safranbolu’ya adını veren ‘safran’ çok eski çağlardan beri çiçek tepecikleri, baharat ve gıda boyası olarak kullanılan soğanlı bir bitki. Çiçeklerin tam ortasında üç parçalı, kırmızımsı turuncu tepecikler yer alıyor. Safran, dünyanın en pahalı baharatı olması ve geniş bir kullanım alanının bulunması nedeniyle sahip olduğu renk, tat ve aroma verici özel kimyasal bileşikleri üzerinde çok yoğun çalışmalar yapılmakta olan bir kültür bitkisi. Kendi ağırlığının 100 bin katı suyu, sarıya boyayabilecek kadar kuvvetli bir boyama özelliğine sahip olan safran, halen Davutobası, Geren ve Aşağı Güney köylerinde üretiliyor. Safranbolu’nun turizm ve ekonomisinin temelini oluşturan safran, baharat dışında lokum, kolonya, sabun, krem, çay ve kahvelerde kullanılarak katma değeri yüksek ürünleri turistlerle buluşturuyor. Lokum Buraya gelip ünlü Safranbolu Lokumu’nu tatmamak olmaz. Daha az tatlı ve hafif olması nedeniyle diğerler lokumlardan ayrışıyor. Safranlı başta olmak üzere, hindistan cevizli, fındıklı, çifte kavrulmuş, fıstıklı, güllü ve damla sakızlı gibi çeşitli türlerde lokum yapılıyor. Eski Safranbolu’yu gezmek için Cinci Hamamı’nın olduğu meydandan dar sokaklara girerek eski çarşıların büyülü atmosferinin tadını çıkarabilirsiniz. Taşkaplı dar sokakların her iki tarafındaki dükkanlarda Safranbolu lokumu ve safranlı kolonya ikram eden esnaflarla karşılaşabilirsiniz. Sokak üzerindeki fırından sıcak çıkmış Safranbolu simidini deneyebilirsiniz. Pabucu dama atıldı Gezinize Köprülü Mehmet Paşa avlusuna girerek devam edebilirsiniz. Buradaki güneş saatini inceledikten sonra diğer kapısından Arasta Çarşısı’na girebilirsiniz. 1661 yılında Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan camiye, gelir kazandırmak için oluşturulan ve 47 yemeni (deriden yapılma eski bir tür ayakkabı) ustasının dükkânlarının bulunduğu Yemeniciler Arastası, esnafın ürettiği kusurlu pabuçların “ibret olsun” diye dama atmasıyla, “pabucu dama atıldı” deyiminin ortaya çıktığı yerdir. Yemeniciler Arastası’nda, ahilik geleneği asırlardır yaşatılıyor. Zanaat koluna göre isim Safranbolu çarşısının sokakları, o sokakta yer alan zanaat koluna göre adlandırılıyor. İşte Demirciler Çarşısı da onlardan biri. İzzet Mehmet Paşa Camii’nin altından geçen Akçasu Deresi’nin her iki tarafında inşa edilen çarşı, sıcak ve soğuk demirci ustalarına ev sahipliği yapan tek canlı lonca pazarı. Öte yandan bakırcı ve kalaycı zanaatkârlar da bu çarşıda yan yana çalışıyor. Cinci Han Demirciler Çarşısı’ndan çıkarak dar sokaklarda yürümeye devam ettiğinizde karşınıza, Cinci Han çıkar. Cinci Hoca veya Karabaşzade Hüseyin Efendi 17. yüzyılda yaşamış, Osmanlı sarayının ünlü üfürükçüsüdür. Osmanlı Padişahı İbrahim’i tedavi etmesiyle ün kazanmıştır. Sultan İbrahim’i etkisi altına alan Cinci Hoca, büyük bir maddi kazanç elde etmişti. Memleketi Safranbolu’ya da kendi adına bir han ve hamam inşa ettirir. Anadolu Kazaskerliği’ne kadar yükselen Karabaşzade Hüseyin Efendi’nin düşüşü de yükselişi gibi hızlı olmuş. Sultan İbrahim’in ölümünden sonra öldürülmüş ve serveti, IV. Mehmet’in tahta çıkması nedeniyle yeniçerilere cülus bahşişi olarak dağıtılmıştır. Cam teras manzarası Safranbolu’nun ahşap evleri kadar doğası ile de ön plana çıkan Tokatlı Kanyonu üzerine yapılan Kristal Cam Teras, yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. Kanyonun üzerine kurulan cam terasın yüksekliği 80 metre, genişliği ise 11 metre. Paşa suyu Tokatlı Kanyonu’nda bulunan İncekaya Su Kemeri 116 metre uzunluğunda, yerden yaklaşık 60 metre yükseklikte. Bu büyük kemerin üzerindeki 5 kemerli bölümü tamamen taştan ve Horasan harcı ile yapılmış. Suyun akış hızının dengelenmesi için su kemeri üç kıvrımlı. Buradan geçen su Asmazlar Konağı’nın bahçesinde bulunan su terazisinden kentte bulunan çeşmelere dağıtılıyor. Dağıtılan bu suya halk arasında paşa suyu denilir. Yörük Köyü Safranbolu’ya 11 km. uzaklıktaki bu ‘Müze Köy’e, Safranbolu-Araç karayolu üzerinden gidiliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alındı. Safranbolu’nun küçük bir maketi gibi. 93 tescilli eser bulunuyor. Safranbolu evleri 18., 19. ve 20. yüzyıllara tarihlendirilen 900 civarı tescilli konaktan oluşan Safranbolu evlerinin, kendine has karakteristik özellikleri bulunuyor. Hiçbir ev komşu evin güneşini, manzarasını kesmiyor, bir evin diğer bir evin bahçesine bakan tarafında pencere kullanılmıyor, saçaklardan akan yağmur suları komşunun bahçesine verilmiyor. Evlerde balkon, teras gibi açık alanlar yerine cumba denilen kapalı alanlar kullanılmış. Ana girişin sağlandığı karşılama mekanı eğer taş ile kaplı ise taşlık, toprak olarak kaplı ise hayat olarak adlandırılıyor. Ne dolaplar dönüyor? Safranbolu evlerinde ahşap tavan süslemeleri önemli bir yere sahip. Evlerin odalarında bulunan yüklükler, aynı zamanda boşaltılarak bir kapakla ayrılan kısımlarında su giderinin olması ile banyo olarak da kullanılıyordu. Ev sahibi kadınlar, erkek misafirlere ikramlarını, bir merkez etrafında dönebilen ve iki tarafta kapak bulunan raflı dolaplar aracılığı ile görünmeden yapıyordu. Öte yandan genç kızlar ve genç erkekler gizli gizli mektuplaşmak için bu dolapları kullanırlarmış, “ne dolaplar dönüyor” deyiminin de buradan çıktığı söyleniyor. Safranbolu’da bazı konaklar içerisinde bulunan ve zenginlik göstergesi olan havuzların da aynı zamanda olası bir yangında kullanıldıkları biliniyor. Yemek kültürü Safranbolu evlerini anlatırken bu evlerin mutfaklarında pişen zengin yemek kültürünü de anlatmak gerekiyor. Her damak tadına hitap edebilecek lezzetlere yer veren Safranbolu mutfağında, lezzetli bir seyahat deneyimi bulabilirsiniz. Karadeniz mutfağının tipik özelliklerinin görülebileceği Safranbolu mutfağı, hem et hem de sebze yemekleri ağırlıkta olan mutfak kültürlerinden biri. Yöresel yemeklerin başında Safranı Pilav, Etli Yaprak Sarma, Bükme, Perohi, Ekşili Kelle, Kuyu Kebabı, Tereyağlı Uzun Pakla, Bütün Et, Keşkek, Kuru Çörek, Cevizli Yayım, Safranbolu Simidi, Kuyu Kebabı, Göbü, Safranlı Zerde ve Cevizli Çörek geliyor. Ürünler arasında da Maniye ismi verilen yöresel domatesi, Çavuş Üzümü, Kanlıca Mantarı bulunuyor.