Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: “Sofrada sohbet, sevgi ve dostluk vardır, yemek ise garnitürdür”
Yazarlık, akademisyenlik, rektörlük ve dekanlık gibi görevlerinin
yanı sıra gastronomiyle de ilgilenen Prof. Dr. Deniz Ülke
Arıboğan’ın çok özel konuklarını ağırladığı “Bunu Yemekte
Konuşalım”, her pazar yeni bölümleriyle beIN GURME’de
ekranlara geliyor. Özgün ve alanında başarılı isimlerin misafir
olduğu “Bunu Yemekte Konuşalım”, gündelik hayattan kültür
sanata, akademik dünyadan medyaya kadar pek çok ilgi çekici
konuda renkli sohbetlere ev sahipliği yapıyor. Program hakkında
bilgi aldığımız Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Ben hep ‘yemek
masası değil, sofra kurarım’ derim. Bana göre yemek masasında
mönü olur, sofrada ise sohbet, sevgi, dostluk vardır. Yemek ise
sadece garnitürdür” diyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben bütün kariyer hayatı boyunca siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında çalışan bir akademisyenim. Son dönemlerde ise yoğunlukla politik psikoloji alanına yoğunlaşmış durumdayım. Halen Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplumbilimleri Fakültesi dekanıyım ve Türkiye’nin tek Politik Psikoloji Merkezi’nin de kurucusu ve müdürüyüm. Bir yandan politik psikoloji alanından çalışan akademisyen ve entelektüellerden oluşan uluslararası bir grup olan International Dialogue Inıtiative (IDI) grubunun yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda Oxford Üniversitesi CRIC merkezinin de kıdemli üyelerinden birisiyim. Akademik yaşamıma ilaveten yan ilgi alanlarım da var. Denizbank’ın Yönetim Kurulu Üyesi’yim; Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin mentorlarından ve Teknolojide Kadın Derneği (W-Tech) kurucularından birisiyim. En büyük hobim mutfakta zaman geçirmek ve yeni, daha önce denememiş tatlardan oluşan kendi yemek kreasyonlarım için mutfağa girmek. Misafir ağırlamayı ve kalabalık sofralar kurmayı çok severim. İki çocuk annesi, mutlu bir kadınım.
beIN GURME ile yolunuz nasıl kesişti?
Böyle bir program yapma konusu zaten yıllardır beni tanıyan herkesin dilinde ve benim de gündemimde olan bir konuydu. Son olarak sevgili arkadaşım Elif Dağdeviren ile üzerinde konuşurken Selahattin Yusuf ile yaptığımız bir YouTube programında dillendirdik. Selahattin konuyu bu kanala taşıyabileceğimizi söyledi ve birlikte programı formatladık. Elif daha sonra yoğunluğu dolayısıyla aramızda olamadı ama bizi hep uzaktan destekledi. Biz de halen Bahçeşehir Üniversitesi’nde reklamcılık doktorası yapan oğlum Ahmet ile birlikte bir standart oluşturup devam ettik.
Program formatı hakkında bilgi verir misiniz?
Programın ana fikri yemek değil, sohbet. Benim her zaman kullandığım bir mottodan yola çıkarak konsepti oluşturduk. Ben hep “yemek masası değil, sofra kurarım” derim. Bana göre yemek masasında mönü olur, sofrada ise sohbet, sevgi, dostluk vardır. Yemek ise sadece garnitürdür. Nitekim programın ismini de Selahattin koydu. “Bunu yemekte konuşalım” yemekten çok sohbete atıf yapan bir başlık. Programın başında bir yemek tarifi veriyorum ve programı çektiğimiz restoranın şefi o yemeği pişiriyor. Mümkün olduğunca kolay pişen tarifler bulmaya çalışıyorum çünkü çok uzun bir pişirme süresi kullanamıyoruz. Sonrasında da konuğumla sohbete koyulup, gelen yemeği tadıyoruz. Konuğumun ilgi alanına yönelik entelektüel bir sohbet yapmayı tercih ediyorum. Yapay zekadan, geleceğin spor vizyonuna, turizmden veri analizine kadar birçok konuyu uzman konuklarla değerlendirmeye çalışıyoruz.
Program konu maddelerini ve konuklarınızı nasıl belirliyorsunuz?
Konukların hepsi benim önceden de tanıdığım, akıllarına fikirlerine önem verdiğim çok özel insanlar. Konuklarımı iyi tanıdığım için açtığım konularda sohbetin ne kadar derine ineceğini zaten biliyorum. Hepsi kendi alanlarında çok tanınmış, üretken kimlikler. Mümkün olduğunca anlık değil, orta vadede anlamlı olacak konulara değinmeye çalışıyorum. Yıllar geçse bile dinlendiğinde zevk alınacak sohbetler oluyor.
İzleyici kitleniz hakkında bilgi verir misiniz?
Program beIN GURME kanalının izleyici kitlesini oldukça kavradı diye düşünüyorum. En düzenli izleyicilerinden biri ben olduğum ve çevremdeki arkadaşlarımın da izleyici olduğunu bildiğim için beIN GURME kanalının iyi eğitimli, genellikle çalışma hayatının içinde olan bir izleyici kitlesi olduğunu biliyorum. Çoğunlukla abartıdan çok sade bir şıklık, seçkin bir lezzet ve özel anları güzelleştiren detaylardan zevk alan bir kitleye hitap ettiğimizi düşünüyorum. Elbette sosyal medyadaki takipçi kitlem ve öğrencilerim de programa ilgi gösteriyor.
Programa ilgi nasıl?
Doğrusu ratingler hakkında fazla bir bilgim yok ama yolda yürürken bile programa atıfla ilgi gösterenler oluyor. Benim açımdan dış dünya ile ilgili bağlantım yüksek olduğu için fazla bir değişimden söz edemem ama bana genellikle başka TV programlarındaki tartışmalarım hakkında yorum gelirken şimdilerde yemek tarifleri ile yorumlar da geliyor. Özellikle pandemi döneminde sosyal medyayı biraz da eğlenceli bir hal alsın diye yemek tariflerimi paylaşma mecrası olarak kullandığımdan sanki kariyerime yeni bir alan daha eklendi gibi. Güçlü bir eğitim ve kariyer geçmişiniz var.
Gastronomiye ilginiz nasıl peki? Yemek yapmak size ne ifade ediyor?
Ben zaten çok küçük yaşlarımdan beri mutfakta zaman geçirmeyi seven birisiydim. 9-10 yaşlarında iken annemin “Altın Tabak” isimli kitabından tarifler bulur ablamla birlikte pişirmeye çalışırdık. İyi mutfak bizde bir aile geleneğidir. Anneannem, annem, teyzelerim, ablam, kızım nesiller boyu mutfağa girdiğimiz zaman lezzetli ürünler çıkaracağımızı herkes bilirdi. Ben hepsinden farklı olarak daha önce denenmemiş yemekler üretmeyi, akla gelmeyecek lezzetleri karıştırmayı seven birisiyim. Standart uygulamaları pek sevmem. Rahmetli teyzelerimin yemek tariflerinden oluşan özel defterleri vardı. Bir ara becerebilirsem onları kitaplaştırmayı arzu ediyorum. Dünyanın her yerinde, belki de dünyanın en iyi restoranlarında yeme fırsatım oldu. Gittiğim her şehirde, her ülkede oranın en iyi restoranında rezervasyon yaptırıp, Michelin starları bol yerlerde yediklerimi, nasıl pişirildiğini, içeriklerini anlamaya çalıştım. Bazısını evde uyguladım; lakin ben bir amatörüm. Şimdilerde özellikle gastronomi bölümünde eğitim alan gençler inanılmaz başarılı işler yapıyorlar. Gençlerdeki ilgiye ve yeteneğe büyük bir hayranlığım var. Hepsini herkes görsün, tanısın istiyorum. Zira gastronomi olağanüstü bir alan ve konu sadece lezzetli yemek pişirmekten ibaret değil. Ben sadece lezzetli yemek yapabilen amatör bir mutfak düşkünüyüm. Onlarsa gerçek profesyoneller. O yüzden haddimi bilip, yemek yapmaya değil, sohbete odaklandım.
Programda sizin tariflerinizle hazırlanan yemekler eşliğinde keyifli sohbetlere tanıklık ediyoruz. Bu tarifler nasıl hayata geçti? Türkiye mutfağı ve gelişimi konusunda neler düşünüyorsunuz?
Söylediğim gibi bizim amacımız yemekten çok yemekteki sohbet; ama tatsız tuzsuz olmasın diye bir de güzel tarif eklemeye çalıştık. Mönümüzü bazen bilinen tariflere benim küçük katkılarımla, bazen de tamamen kendi hayalimdeki tasarımla hazırlıyoruz. Doğrusu daha önce denemediğim tarifler de oldu. Hepsi çok lezzetliydi. Tabi şeflerin eliyle benimki arasında biraz fark oluyor. Evde pişirdiklerimin daha güzel olduğu konusunda bir ortak düşünce var. Bu çok doğal. Eldeki imkanlar, kullanılan malzemenin kalitesi, ateşin, tuzun ayarı çok önemli. Hep derler ya, aynı tarif bile yemeği pişiren elden ele farklılaşır diye. Şeflerin lezzet ölçüsü ile benimki farklı. Program boyunca çalıştığımız şeflerin de çok farklı tarzları vardı. Her birinin daha iyi ve daha zayıf olduğu alanlar var. Nihayetinde bir bütün olarak bakıldığında özellikle Kuleli Yakamoz Restoran’a ve şeflerine teşekkür borçluyum. Misafirlerimi olağanüstü bir evsahipliği ile ağırladılar.
Gastronomi sektörü ve değişen tüketici alışkanlıklarını nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye’deki gastronomi sektörü inanılmaz bir hızla gelişiyor. Yıllarca sadece Bolulu ustalar ve kebapçılar çerçevesinde gelişen yemek kültürümüz şimdilerde moleküler mutfağa kadar uzandı. Daha önce söylediğim gibi özellikle Üniversitelerde gastronomi bölümünü bitiren genç şeflerimiz müthiş başarılılar. Her biri ile ayrı ayrı gurur duyuyorum.
Eklemek istedikleriniz neler?
beIN GURME kanalı ile çalışmak benim için bir zevk oldu; zira benim için tüm kanallar arasındaki en mutluluk verici, en şık ve en seçkin kanal olduğunu düşünüyorum.