Slow Food Aşçı Dayanışması Türkiye Gastronometro iş birliğiyle daha çok şefe ulaşacak

Dünyada yaşayan her canlının birbirine bağlı olduğu ve herkesin yaşadığı alanı koruması gerekliliğini savunan Slow Food Hareketi, iyi, temiz ve adil gıda için çalışmalar yürütüyor. Daha çok bölgesel olarak faaliyet gösteren bu hareket geçtiğimiz aylarda Metro Türkiye’nin, kendi çatısı altında bulunan, Ar-Ge, eğitim ve sektörün buluşma merkezi olan Gastronometro ile iş birliği gerçekleştirdi. Lansmanı gerçekleştirilen Slow Food Aşçı Dayanışması Türkiye, önümüzdeki 12 aylık periyotta Anadolu’yu şeflerle tanıma, daha çok aşçıya ulaşıp üye yapma ve Nuh’un Ambarı ürünlerinin haritasını çıkarma gibi birçok konuda çalışmalar gerçekleştirecek. Tüm bu çalışmaları Slow Food Birliği Sözcüsü Yasmina Lokmanoğlu’ndan dinledik.

İlk olarak sizi tanıyabilir miyiz? Beşinci kuşak bir Mersinliyim. Ailem Lübnan ve İtalya’dan Mersin’e göç etmişler ve Mersin’in kurucu aileleri arasında yer alıyor. Büyüklerim geldikleri etnik kökenden dolayı inanılmaz bir mutfak kültürü taşıdılar bize. Bir taraftan Levant bölgesinin zengin mutfağı öteki taraftan İtalyan mutfağı, günlük ve bayram sofralarımızın menülerine yansıtılırdı.Ayrıca kimse kimsenin yemeğini beğenmez sıkı bir şekilde eleştirirlerdi. İşte ben bu ortamda büyüdüm. Bir ara politikaya girdim. 2 dönem İlçe ve Büyükşehir meclis üyeliği ve bir dönemde kent konseyi başkanlığı yaptım. Bu görevler bana gıda ve politikanın iklim değişikliği, çevre kirliliği ve bunun tarlaya, sofraya yansıması gibi konularda ne kadar birbiriyle ilişikli olduğunu öğretti. 2011 yılında online Catering ve Gourmet Cooking Diploması aldım. O arada aile ve komşu tariflerini Mersin arşivine kaybolmadan kazandırmak için yemek tariflerini reçetelendirdim. 2013 yılında “Dünden Bugüne Mersin Yemekleri “ kitabı altında basıldı. Mersin Kent Konseyi’nde başkanlık görevim sırasında Tarsus mutfak kültürü saha çalışması yaptık. Bu çalışma bizi Tarsus Gastronomi Günleri’ne ve derken de Slow Food’ a taşıdı. Slow Food’un tarladan çatala çevreci felsefesi ve somut olmayan kültürü koruma felsefesi beni çok çekti. Arkadaşlarımla 2019 yılında Preservation of Food Heritage of Tarsus’u kurduk. 2022 yılında Dünyanın 70. Slow Food Yeryüzü Pazarını Tarsus Belediyesi, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası, Tarsus Ticaret Borsası, Tarsus Ziraat Odası ile tarihi bir mekanda açtık. Slow Food Hareketi’nin neleri amaçladığını ve bu zamana kadar kendi bölgenizde ne gibi çalışmalar yaptığınızı anlatır mısınız? Slow Food Hareketi güzel yemek yemek demek değildir. Slow Food,tarladan çatala gıda politikalarını. Dünyada binlerce yıl insanlık tarafından uygulanan ve 70 yıl öncesine kadar gelen yöntemlerin, tohumların, bitki örtüsünün, hayvan türlerinin korunması etik görevimizdir der. Ben şu anda Slow Food Birliği sözcüsüyüm. Slow Food Tarsus lideriyim ve arkadaşım Fuat Toğo ile birlikte Slow Food Yeryüzü Pazarı’nın yürütücülüğünü yapıyorum. Birlik, buğday, üzüm, zeytin, süt ve süt ürünleri komisyonlarına bölündü. Her komisyon bölgemizde kaybolmakta olan ürünlerin tespiti ve sorunları üzerinde çalışıyor. Daha sonra bunları çiftçiye üreticiye nasıl tekrardan ürettirebiliriz çalışmaları yapıyoruz. En son aşamada bunların pazarda satışı sağlanıyor. Bugüne kadar sarı buğday türünü tekrar ektirdik ve Slow Food Hareketi’nin neleri amaçladığını ve bu zamana kadar kendi bölgenizde ne gibi çalışmalar yaptığınızı anlatır mısınız? Slow Food Hareketi güzel yemek yemek demek değildir. Slow Food, tarladan çatala gıda politikalarını eleştirir. Dünyada binlerce yıl insanlık tarafından uygulanan ve 70 yıl öncesine kadar gelen yöntemlerin, tohumların, bitki örtüsünün, hayvan türlerinin korunması etik görevimizdir der. Ben şu anda Slow Food Birliği sözcüsüyüm. Slow Food Tarsus lideriyim ve arkadaşım Fuat Toğo ile birlikte Slow Food Yeryüzü Pazarı’nın yürütücülüğünü yapıyorum. Birlik, buğday, üzüm, zeytin, süt ve süt ürünleri komisyonlarına bölündü. Her komisyon bölgemizde kaybolmakta olan ürünlerin tespiti ve sorunları üzerinde çalışıyor. Daha sonra bunları çiftçiye üreticiye nasıl tekrardan ürettirebiliriz çalışmaları yapıyoruz. En son aşamada bunların pazarda satışı sağlanıyor. Bugüne kadar sarı buğday türünü tekrar ektirdik ve Sıfır atık ve sıfır plastik için çalışmalar yapıyoruz. Tarsus olarak Slow Food Akdeniz Bölgesi’nin kurulmasına öncülük ettik. Bahçeşehir Mezitli ile çocuklara yönelik tadım, tarlada sebze ve meyve ekme, takip etme çalışmaları yapıyoruz. Slow Food Aşçı Dayanışması’nın kuruluş süreci nasıl gelişti? Slow Food Aşçı Dayanışması fikrini ilk olarak Akdeniz bölgesindeki aşçılar ile konuştuk. Daha sonra Türkiye’deki diğer arkadaşlarımız da ilgilenince bu düşünce ulusal bir projeye dönüştü. Bodrum Slow Food Lideri Deniz Kurtsan, İstanbul Balkon Bahçelerinin Lideri Leyla Kabasakal ve Gıda Politika Hocası Anna Mariya Beylunioğlu ile bir komite kurduk. Bu komite daha sonra Şef Aylin Yazıcıoğlu ve Anadolu Gıda Araştırmacısı Nilhan Aras da katıldı. Gastronometro’yu da yılladır sürdürülebilir gıda için mücadelesi, çizgisinden çıkmadan çalışmaları ve sektöre kattığı değer olarak tanıyor ve takip ediyorduk. Bizim felsefemize ülkemizde en yakın grup Gastrononometro olduğu için de onlara iş birliği çağrısında bulunduk. Çok sıcak baktılar. Kısa sürede inanılmaz motivasyonu yüksek ve yaratıcı bir takım olduk. Her hafta toplantı yapıp durum değerlendirmesi yaparak ilerliyoruz. Son derece keyifli, saygılı bir komite oldu. Slow Food Aşçı Dayanışması’nın amaçları neler? Bu kapsamda neler yapacaksınız? Lansmanda komisyonlara bölünüp ülkemizde şeflerin ve çiftçilerin sorunlarını tespit ettik. Tespitler doğrultusunda 12 aylık takvimimizi belirledik. Bunun içerisinde üreticileri tarlada ziyaret etme, Anadolu’yu şeflerle tanıma, daha çok aşçıya ulaşıp üye yapma, iklim değişikliği için mücadele yolları, sıfır atık seminerleri, Nuh’un Ambarı ürünlerinin haritasını çıkarma ve en doğru ürünü üreten üreticiyi tespit etme gibi konular var. www.slowfood-akdeniz.com