Sofralar hamsisiz mi kalacak?

Hamsi, ülkemizde en çok tüketilen balıkların başında geliyor. Sadece sofralarımıza değil şarkılarımıza, türkülerimize bile giren hamsi balığında geçtiğimiz ay başlatılan av yasağı, yasal av sezonu içerisinde başvurulan sıra dışı bir uygulama olarak dikkat çekti. Denizlerimizde hamsi tükeniyor mu, hamsi varlığı kritik bir eşikte mi? Hamsinin en bol olması gereken aylarda böyle bir yasak ne anlama geliyor? Altınbaş Üniversitesi Öğr. Gör. Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Gökhan Taşpınar, denizlerimizde sadece hamsi değil bütün türler için bir sıkıntı olduğunu belirterek mevsimsel değişimler ve teknolojiyle birlikte gelişen avcılık faaliyetlerinden dolayı bütün su canlılarının tehdit altında kalabildiğini söyledi.

“Yasal avlanma boyu 9 cm” Söz konusu av yasağının denizlerimizdeki hamsi popülasyonunu korumak ve devamlılığını sağlamak için uygulandığına dikkat çeken Gökhan Taşpınar, “Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından alınan bu kararlar yerinde olmuştur ve diğer türlerin devamlılığı için de önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı. Hamsiyi diğer balıklardan ayıran öneminin sadece halk tüketimi değil balık unu ve yağı fabrikalarında ve pelet yem (Çiftlik balıkları için yem) fabrikalarında da kullanılması olduğunu söyleyen Taşpınar, “Hamsinin yasal avlanma boyu 9cm’dir. Bu sene hamsilerin küçük olmasının en büyük sebeplerinden biri mevsimsel değişimlerden dolayı yeterince besin alamamalarıdır. Hamsi gibi balıklar plankton ile beslenir ve suda yeterince bulunmazsa büyümeleri zaman alır” dedi. Rastgeleden nokta atışı avcılığa Çiftlik balıklarının beslenmesinde çok fazla hamsi kullanıldığının söylendiğini ancak çiftlik balıklarının, piyasadaki mevsim balıklarının fiyatlarının daha da yükselmesini engellediğini belirten Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Gökhan Taşpınar, “Çiftlik balıkları on iki ay boyunca balık ihtiyacımızı karşılamaktadır ve birçok ailenin geçim kaynağıdır. Yurt dışına ihraç yapacak kalitede üretim yapmaktayız. Sadece, pelet yem üretimine giden hamsilerin de yasal boyda olmasına dikkat etmeliyiz, bu konuyla ilgili de zaten gerekli denetimler yapılıyor” açıklamasını yaptı. Balık avıcılığında gelişen teknolojinin etkisine de dikkat çeken Taşpınar, “Önceleri rastgele dediğimiz avcılık, günümüz teknolojisi ile nokta atışı avcılığa dönüştü. Avcılık için kota sistemi getirilmeli. Bir sezonda bolca tükettiğimiz balığı bir sonraki sezon çok az görebiliriz. Sadece hamsi değil birçok türde bu sıkıntı yaşanmakta” şeklinde konuştu. “Yavru balıklara isim vererek avı meşrulaştırmamalıyız” Ülkemizde Çinekop, Kıraça, Vonoz, Çingene Palamutu olarak adlandırılan balıkların aslında Lüfer, İstavrit, Uskumru ve Palamut’un yavrularına verilen isimler olduğunu belirten Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Gökhan Taşpınar, şunları söyledi: “Yavru balıklara isim vererek avcılığını meşrulaştırmamalıyız. Doğada tükettiğimiz canlılara, sürdürebilirlikleri için en az bir kez üreme hakkı tanımak zorundayız. Yasal avlanma boyları, verimli üreme büyüklüklerine göre hesaplanır. Balıklarda yasal boyları, internet kaynaklarından indirip öğrenerek, satın alırken bilinçli tüketiciler olarak bu yavru balıklar alınmazsa bir süre sonra avcılığı da olmayacaktır. Avlayandan tüketene bu konuda toplum bilincimizin oluşması gereklidir.”