"Tasarım her şeyden önce zekice olmalı"

Kendi adını taşıyan şirketiyle İzmir merkezli çalışan mimar Mehlika Mıhoğlu’nun hem yurt içinde hem de yurt dışında yüzlerce mekanda imzası var. Doğru bilgilendirme olunca sonucun da çok doğru ve keyifli çıktığını söyleyen Mıhoğlu, tasarımlarında farklı fonksiyonel alanlar yaratmayı seviyor...

Mehlika Mıhoğlu, küçüklüğünden beri mimar olmak isteyen, mesleğine her mimar gibi idealist başlayan, zamanla idealizmi gerçeklerle birleştirmeyi öğrenen biri. Uzun seneler Ankara’da, bir süre Melbourne’da projelerde çalıştıktan sonra, İzmir’de yaşama sevdasısonunda buraya yerleşmiş bir mimar... Tasarımın yaşam alanlarının önce fonksiyonel çözümü, sonra işlevselliğin güzellikle birleştirilmesi olduğunu söyleyen Mıhoğlu, işlevselliğin hem teknik hem de ergonomik açıdan ele alınması gerektiğini düşünüyor ve “Tasarım her şeyden önce akıllıca ve zekice olmalıdır” diyor. Mehlika Mıhoğlu Mimarlık ne zaman, nasıl kuruldu? Yola çıkış fikriniz ve amacınız neydi? İzmir’de çalıştığım ilk ofis, yönümü mimari projelerden iç mekan tasarımına çevirmeme yol açtı. Bu projelerin daha hızlı hayata geçmesi, keyifli çalışma alanlarının, günlük yaşamın içinde olması, iç mekan tasarımında yoluma devam etmemi sağladı. İzmir’de 2011’de kurucu ortağı olduğum Trio Mimarlık’ta 11 yıl çalıştıktan sonra, 2022’de Mehlika Mıhoğlu Mimarlık ismiyle çalışma hayatıma devam ediyorum. Şirketinizin yönetim yapısından bahseder misiniz? Yönetim kadrosundaki iş bölümleri ve sorumluluklarınız hakkında kısa bilgi verir misiniz? Uzun seneler ortaklı bir ofiste, çok sayıda çalışanı olan biriydim. Sayısız mimarlar, iç mimarlar yetişti, kendi kanatlarıyla uçmaya devam etti. Pandeminin etkisiyle uzaktan çalışma sistemi de hayatımıza girdi. Şu anda bazen home office, bazen ofis, bazen şantiye benim çalışma alanım. Çalışma arkadaşlarım da aynı şekilde, uzaktan çalışıyorlar. Tasarım prensiplerinizi ve tarzınızı anlatır mısınız? Mottonuz nedir? Tasarım bana göre günlük hayatta karşımıza çıkan tüm mekanların, bazen eşyaların, kimi zaman dış mekanların, bahçelerin, yaşam alanlarının önce fonksiyonel çözümü, sonra işlevselliğin güzellikle birleştirilmesidir. İşlevsellik hem teknik hem de ergonomik açıdan ele alınmalıdır. Tasarım her şeyden önce akıllıca ve zekice olmalıdır. Tüm bileşenleriyle... Ne tür projeler yapıyorsunuz? Özellikle son dönemde otel ve restoran sektörüne yönelik yaptığınız projelerden örnekler verebilir misiniz? Hem Trio Mimarlık’ta hem de Mehlika Mıhoğlu Mimarlık’ta ağırlıklı ticari mekan projelerinde çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Ancak asıl uzmanlık alanım gastronomi sektörü. Dünyada ve ülkemizde insanların ekonomik durumdan bağımsız sosyalleşme alanlarını eskiye göre çok daha sık kullandığı son yıllarda mekan tasarlamak hem zevkli hem hiç bitmeyen bir eğitim gibi. İç mekan projelerine Özsüt markasıyla başladım. O dönem çok hızlı bir büyüme içerisinde olan markayla 5 yıl kadar birlikte yol aldık. Sonra Özsüt yabancı bir yatırımcı tarafından satın alındı ve yollarımız ayrıldı. Ancak bu süre zarfında hem bu alanda kendimi çok geliştirdim, eğitimler aldım hem de ulusal alanda tanındım. Arkasından bir çok frenchise markasıyla (Paşafırını, Ora Lahmacun, Bisquitte, Kahve Diyarı, Kahveland, Coffeeworks.co, Aldente Macaroni, Expresso) Türkiye’nin her yerinde, Kıbrıs, Azerbaycan, Almanya, Fransa ve Polonya’da yüzlerce mekan tasarımına imza attım. Halen bir çok frenchise markasıyla çalışmalarıma devam ediyorum. Birkaç sene önce Akyaka’da açılan Baleze Butik Otel çok keyifle çalıştığım projelerden. Çeşme’nin en güzel koyuna sahip Altınyunus Oteli içinde yer alan store, bar ve restoran alanlarının proje çalışmaları halen devam ediyor, sezona yetiştiriyoruz. Gastronomi ve turizm sektörü alanında daha çok proje üretme gibi bir fikriniz var mı? Ya da bu yönde talep alıyor musunuz? Uzun yıllar gastronomi alanında çalışmak hem farklı bir bakış açısı, hem büyük bir tecrübe kazanmanızı sağlıyor. Dolayısıyla bu sektörde aranan bir isim oluyorsunuz. Çalışmak benim için çok büyük bir zevk, mesleğini çok severek yapan şanslı insanlardanım. Dolayısıyla uzun seneler aynı heyecan ve keyifle çalışmaya, bilgilerimi projeler aracılığıyla hayata ve mekanlara aktarmaya devam etmek isterim. Konsept oluşturulurken yatırımcı ve mimar açısından süreç nasıl işliyor? Seneler geçti, hala yeni bir proje geldiğinde heyecanlanıyorum. Anlaşma yapmamış dahi olsak benim kafamda o projeye ait fikirler oluşmaya başlıyor. Önce bir araştırma sürecine giriyorum, bu sırada yatırımcıyla defalarca toplantılar yapıyor, karşılıklı birbirimizi iyice tanıyıp anlamaya çalışıyoruz. Doğru bilgilendirme olunca sonuç da çok doğru ve çok keyifli oluyor. Çoğunlukla uzun soluklu çalışmalar yapıyoruz. Yani bir markayla çalışmak bitmeyen, sürekli gelişen ve büyüyen bir yolculuk aslında. Gastronomi ve turizm sektöründe güncel trendler neler? Son yıllarda insanlar pandeminin de etkisiyle uzaktan çalışmaya başladı, bunu da evinde yapmak yerine sosyal ortamlarda yapmayı tercih ediyor. Bu talep tasarımlarımıza da yansıdı tabii ki. Yaptığım mekanlarda farklı fonksiyonel alanlar yaratmayı seviyorum; çalışma alanları, toplantı odaları, sinema odaları, oyun alanları artık entegre oluyor bu mekanlara... Aynı zamanda sosyal medyanın gücünü de kullanmak gerekiyor. Sosyal medya paylaşımları da tasarımlara yön veren etkenlerden. İnsanlar yemek yerken, bir şeyler içerken, tatil yaparken, arkadaşlarıyla sosyalleşirken kendisini özel hissetmek, butik bir ortamda olmak istiyor. Biz de onlara kendilerini iyi ve özel hissettikleri mekanlar yaratmaya çalışıyoruz. Günümüz tasarımlarını, özellikle gastronomi ve turizm sektöründekileri nasıl değerlendiriyorsunuz ve geleceği nasıl öngörüyorsunuz? Ekonomi nasıl olursa olsun insanların kendini iyi hissetmeye, yaşamaya, sevdikleriyle ya da yalnız sosyalleşmeye ihtiyacı var. Bu nedenle gastronomi ve hizmet sektörü daha uzun yıllar yatırımlarına son hız devam edecek gibi görünüyor. Özellikle gençler bizleri buna yönlendiriyor... www.mehlikamihoglu.com