The Townhouse Suadiye tatlarıyla konuklarının başını döndüren bir İngiliz
İstanbul Anadolu Yakası’nın İngilizi The Townhouse, geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul Suadiye’de kapılarını açtı. Ağırlıklı olarak paylaşım mutfağının olduğu The Townhouse, insanların kolaylıkla seçebileceği şeyleri bulabildiği, seçtikleri her bir ürünün arkasında ciddi bir reçete, emek, lezzet ve çalışmanın olduğu bir mönüye sahip.
İngiliz kültüründeki geleneksel publar sadece içki ic¸ip, bir şeyler atıştırılabilecek bir mekanda çok daha ötesi. Kültürün ve sosyal yaşamın ayrılmaz bir parçası. Gec¸mis¸ten gu¨nu¨mu¨ze kadar var olan İngiliz pub’larının vazgec¸ilmez olus¸unun temelinde ise ev ortamı hissini bozmadan gu¨nu¨mu¨ze taşıyabiliyor olmasında yatıyor. Geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul Suadiye’de kapılarını açan The Townhouse da özüne sadık kalan ancak mönüsünü iyi yemeklerle zenginleştiren bir gastro bar olarak bu kültürü İstanbul’a taşıyor.
Mimaride zevkli bir fikir ve işçilik
İstanbul Anadolu Yakası’nın yeni İngilizi The Townhouse, Londra’nın üst kalite gastro pub’larından ilham almış. 15 yıllık pub işletme deneyimine sahip olan The Townhouse’un Kurucuları Eren ve Kerem Canatar, kendi konseptlerini ortaya koydukları bu mekanda pub’ın ötesine geçerek iyi içki içilebilecek, iyi yemek yenebilecek, iyi servis veren konforlu bir atmosfer yaratmışlar.
The Townhouse’un iç mimarisi Laxmi Interiors Kurucusu İçmimar Pınar Hacıraifoğlu’nun imzasını taşıyor. Mekan, hic¸ eskimeyecegˆi ve agˆırlıgˆını her do¨nem koruyabilecegˆi öngörülen bir şekilde dizayn edilmiş. İngiliz stili büyük barın hakim olduğu geniş iç kısmında zevkli bir fikrin ve işçiliğin örneklerini görebiliyorsunuz. Ahs¸abın sıcaklığı kullanıcıya kendisini bir ev ortamında hissettiriyor. Mekandaki sıcaklık ve konfor algısı mobilya ve aksesuvar yardımıyla desteklenmiş.
Rakipsizlik vaat ediyor
Kerem Canatar, mekanın konseptiyle ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “Barı ve mutfağıyla iddialı bir yer burası. Gerçek bir İngiliz barı atmosferine sahip. Çok iyi kokteyl yapan, iyi birası olan, ürün kalitesi çok yüksek iyi bir bar mönüsüne sahip bir mekan yarattık. Çok yeni bir yer olmasına rağmen sanki çok uzun yıllardır buradaymış hissi veren karakteristik bir yer.”
“Biz The Townhouse’ta bir rakipsizlik vaat ediyoruz” diyen Eren Canatar, bunu şöyle açıklıyor: “Türkiye’de yeme-içme mekanları misafirlere ne yiyip içeceğini baştan emredilen bir şekilde kurgulanıyor. Örneğin, bir mekana gidiyorsunuz ve masaya oturduğunuzda şarap kadehi önceden konmuş oluyor. Kısaca ‘Sen burada şarap içeceksin’ diyor. Biz burada bir rakipsizlik vaat ediyoruz. İnsanlar buraya geldiklerinde üst segmente çok çeşitli ürün seçeneğiyle karşılaşıyorlar. Mönümüzle yeme-içmeye meraklı konuklarımızın başını döndürüyoruz.”
Farklı bir brunch deneyimi sunuyor
The Townhouse’ta ağırlıklı olarak paylaşım mutfağı var. İnsanların kolaylıkla seçebileceği şeyleri bulabildiği, seçtikleri her bir ürünün arkasında ciddi bir reçete, emek, lezzet ve çalışmanın olduğu bir mönüye sahip. Mönüde yer alan tüm ürünler, 22 kişilik bir ekiple kendi mutfaklarında hazırlanıyor. Barda da 15 kişilik bir ekip var.
Mönüde, Uzak Doğu soslarıyla hazırlanmış yemekler de bulabilirsiniz, iddialı Amerikan tipi burgerler de… Gerçekten gastronomik, lezzetli ve konukları şaşırtan tatlara imza atılmış. Izgara edilmiş dana bonfile ufak parçalara ayrılmış ve acı tatlı sosla servis edilen Spice Aegean, İngiliz klasiği Beef Wellington, IPA soslu burger, ağır ateşte pişirilmiş dana kaburga ve acı hardallı dana yanak, orijinal Fransız usulü protierol ve enginar infüzyonla hazırlanan taze limonlu kokteyl Artichoke mönünün sevilen tatları olarak öne çıkıyor.
The Townhouse ayrıca Pazar günleri brunch veriyor. Eren Canatan, alışılagelmiş brunch anlayışının olmadığı, konukların dilerlerse kokteyl eşliğinde bile kahvaltılarını yapabilecekleri farklı bir deneyim sunmak istediklerini söylüyor. Canatan, “Mönüsüyle, atmosferiyle, servisiyle belki kokteylleriyle ne kadar farklı ve özel bir hale gelebilir onu deneyimlemek istiyoruz” diyor.
Tel: 0216 463 14 15