Ülker’den yerli bisküvilik buğday için yeni proje

Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker, ilk hasadı 2020 Temmuz ayında gerçekleştirilen “Aliağa Bisküvilik Buğdayı” projesinden sonra yeni bisküvilik buğday türleri elde etmek için bir kez daha kolları sıvadı. Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle birlikte hazırlanan 5+5 yıllık “Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı”nı hayata geçirecek olan Ülker, bu sayede yeni bisküvilik buğday çeşitlerinin ülke tarımına kazandırılmasını hedefliyor.

Aliağa Bisküvilik Buğdayı’yla tarım sektörüne yerli, milli, kuraklık, hastalık ve iklim değişikliğine dayanıklı, yüksek verimli, kaliteli ve Türkiye’de ilk olan bir buğday türü kazandıran Ülker, yeni bisküvilik buğday çeşitleri için Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle birlikte “Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı” başlattı. Bu programla yeni bisküvilik buğday çeşitleri geliştirilecek. Türkiye’nin önemli tarımsal ham madde alıcıları arasında yer aldıklarını belirten Ülker CEO’su Mete Buyurgan, “Faaliyetlerimizin sürekliliği, ürünlerimizin kalitesinin devamlılığı için tarımsal ürünlerin sürdürülebilir tedariki öncelikli konularımız arasında yer alıyor. Sürdürülebilir tarım ve ham madde tedariki konusunda projeler geliştiriyor, araştırmalara destek oluyoruz. Birlikte başarıyla gerçekleştirdiğimiz Aliağa Bisküvilik Buğday projesinden sonra, şimdi de yeni bisküvilik buğday çeşitleri geliştirmek için yine Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle birlikte Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı’nı hayata geçiriyoruz” dedi. Sürdürülebilir üretim Yerli ve milli tohumculuk, iklim değişikliği, kuraklıkla mücadele, sürdürülebilir üretim, hastalık-zararlılara dayanıklılık, verim ve kalitenin artırılmasına yönelik Ar-Ge faaliyetlerine katkıda bulunmayı hedeflediklerini belirten Buyurgan, programla ilgili şu bilgileri verdi: “Programla, yeni bisküvilik buğday çeşitleri geliştirilerek, çiftçilerimize iklim ve toprak yapısına göre en yüksek verimi alabilecekleri çeşitler arasında tercih yapma fırsatını sunacağız. Böylece bisküvilik buğdayların daha geniş bir coğrafyada ekilmesi, dolayısıyla bisküvilik buğday üretiminin devamlılığı sağlanmış olacak. Bu programın hem tarım sektörü hem de ülke ekonomisine farklı iklim ve arazilere uygun yerli tohum kazandırmasının yanı sıra, rekolte artışı, çiftçiye daha fazla gelir getirmesi gibi katkılar sağlayacağına inanıyoruz.” İlk ekimi, 2019 yılı Kasım ayında Konya ve Ankara’da 700 dönüm arazide gerçekleştirilen Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın ilk hasadının da 2020 yılının Temmuz ayında yapıldığını hatırlatan Buyurgan, “Bu hasatta yaklaşık 300 ton tohum üretimi hedefimizi yakaladık. Bu tohumları, 2020 Kasım ayında Konya, Ankara, Kırıkkale, Yozgat ve Kırşehir’de tekrar toprakla buluşturduk. Gelişim sürecini yakından takip ediyoruz. Önümüzdeki dönemde sözleşmeli ekim sistemiyle üretimin ve ekim alanlarının da artırılmasını planlanıyoruz. Bu sayede Aliağa Buğday’ı bisküvi endüstrisinde sadece Ülker’in değil diğer paydaşların da kullanımına hazır hale gelecek. 2023 yılında bisküvilik buğday ihtiyacımızın yarıdan fazlasını Aliağa Buğdayı’yla karşılamayı hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulundu. “Tarım sektörü için çok önemli” Ülker ile birlikte Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı’nı hayata geçiren Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Fatih Özdemir ise şu bilgileri aktardı: “Buğdayın anavatanı olan bu bereketli topraklara Aliağa isimli verimli bisküvilik buğday türünü kazandırmamızın ardından, yeni çeşitlerin üzerinde çalışmaya başlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın uzun gelişim sürecinde verilen emek ve yapılan çalışmalar bugün ülkemizin yerli ve milli bisküvilik buğdayının ortaya çıkarılmasına katkı sağladı. Yeni “Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı” sayesinde farklı iklimler ve arazilerde yetişebilen yerli tohumlar elde edeceğiz. Proje kapsamında 2020-2021 ekim döneminde, yaklaşık 2 bin çeşit aday buğdayın tarla sonuçları izlenecek ve performanslarıyla ön plana çıkanlar tespit edilip ıslah çalışmaları bu çeşitler üzerinden yürütülecek. 5 yıllık süreçte en uygun buğday türünün geliştirilmesi için sulu ve kuru arazilerde, farklı iklimlerde ekim gibi birçok teknik çalışma yapılacak. Ortaya çıkan buğday çeşidi için tıpkı Aliağa’da olduğu gibi Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Müdürlüğü’ne başvuracağız.”