Şef Ece Mira Akyıldız, mutfağı sanatla buluşturan bir şeker sanatçısı. 2016 yılında İngiltere ve Türkiye’de dünyanın en büyük uluslararası gastronomi festivallerinden dört altın madalyayla dönen Akyıldız, hem TAŞFED Milli Takım Şefi hem de Dünya Şefler Birliği (WASC) jüri üyesi. Şeker Sanatı dalında Türkiye’yi uluslararası arenada başarıyla temsil eden Ece Akyıldız, şimdilerde çalışmalarını kendi atölyesi olan Mutlu Kekler’de sürdürüyor.
İnsanın yemeye kıyamayacağı eserlere imza atan Şef Ece Mira Akyıldız, mutfağı sanatla buluşturan bir şeker sanatçısı. 2016 yılında İngiltere ve Türkiye’de dünyanın en büyük uluslararası gastronomi festivallerinden dört altın madalyayla dönen Akyıldız, hem Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu (TAŞFED) Milli Takım Şefi hem de Dünya Şefler Birliği (WASC) jüri üyesi.
Şeker Sanatı dalında Türkiye’yi uluslararası arenada başarıyla temsil eden Ece Akyıldız, aslında sanata müzikle başlıyor. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı viola bölümünde tamamlıyor. Üniversite için bölüm seçerken gastronomi okumak istediğine karar veren Akyıldız, eğitimini Beykent Üniversitesi Gastronomi bölümü ve daha sonra Le Cordon Bleu’de sürdürüyor. Çalışma hayatına ilk olarak üniversitede okurken, 360 İstanbul’da Mike Norman ile başlıyor. Daha sonra sırasıyla Swiss Hotel’de mutfak kısım şefi, W Hotel’de yardımcı pasta şefi ve Kempinski Hotel Barbaros Bay’da pastane şefi olarak çalışıyor. Çalışma yaşamında Luigi Fracella, Jan George, William Latour gibi isimler çalışma imkanı bulan Ece Akyıldız, sonrasında pastane alanına yöneliyor. Şef Akyıldız, 2010 yılında işinden ayrılarak kendi atölyesi Mutlu Kekler’i kuruyor.
“Sanatsız yaşayamayan biriyim”
Yaptığı eserlerle mutfağı sanatla buluşturduğunu söyleyen Ece Akyıldız, “Sanatsız yaşayamayan biriyim. Çok yorulduğumda terapim resim yapmak oluyor. Benim hakkımda bilinen pek çok yanlış var. Ben sıcak mutfak şefiyim, pastane şefiyim ve aynı zamanda şeker sanatçısıyım. Yenilebilir bir sanat yapıyorum” diyor.
Mutlu Kekler için bir şeker akademisi diyebiliriz. Burada şeker sanat eğitimleri, workshop’lar verilse de butik pastacılıktan ekmekçiliğe kadar çeşitli alanlarda çalışmalar ve üretimler yapılıyor. Özel tasarım siparişler hazırlanıyor. Şef Akyıldız, eğitime gelen kişilere sadece modelleme değil, kullanılan malzemeler, kullanım alanları, ekipmanların teknik detayları ve maliyet hesaplamaları hakkında da detaylı bilgi veriyor. Mutlu Kekler, akademik bir role sahip olsa da aynı zamanda Ece Akyıldız’ın şeker sanatını icra ettiği bir atölye.
Hayal gücüyle şekillendiriyor
Ece Akyıldız, heykellerini daha çok hayal gücüyle şekillendiriyor. Akyıldız, “İlham aldığım ya da esinlendiğim figürler oluyor ama tiplemeler bana ait. Heykellerimi şekillendirmek için kalıp kullanmıyorum ama siparişlerde zaman zaman kalıp kullandığım oluyor. Hatta elde şekillendirmek daha kolay ve hızlı geliyor bana. İnce işçilik ve detaylı bir çalışma gerektiriyor. Renklerle çalışmayı çok seviyorum. Renkleri kullanma biçimim ruh halime göre değişebiliyor. Bazen gotik, bazen çok pastel renklerle çalışabiliyorum. Hamuru yoğurmak, açmak, renklendirmek çok emek istiyor. Gerçekten zor bir sanat” diye konuşuyor.
Butik pasta alanında yedi yıldır çalıştığını söyleyen Akyıldız, “Bu işe ilk başladığımda malzeme olarak hiçbir şey yoktu. Amerika’dan, Avrupa’dan getirtip dünyanın masrafını yapıyordum. Şimdi ise insanlar Türkiye’den malzeme almaya geliyor. Ben şeker hamurunda Türkiye’deki tek el olan ve reçetesini benim hazırladığım Dr. Paste’nin hamurlarını kullanıyorum. Gerçekten çok başarılı” diyor. Şeker sanatındaki eserleri yapmak kadar yarışmalara götürmek de zahmetli bir iş. Ece Akyıldız, kırılgan oldukları için çok değerli olan bu eserleri özel kutularla taşıdıklarını anlatıyor.
“Bir işi öğrenmek, sadece okumakla olmuyor”
Çok genç yaşta çalışma hayatına başlayıp kısa sürede çok önemli başarılara imza atan Şef Ece Akyıldız, bu işe yeni başlayacaklara şu tavsiyelerde bulunuyor: “Devlet üniversitelerindeki gastronomi bölümleri çok iyi. Dersler ve eğimler çok iyi. İsterim ki aileler çocuklarını meslek okullarına lise eğitimiyle başlatsın. Bu mesleğin önü çok açık. İleride maddi olarak doyum sağlayacak, mutlu bir hayat standardı sağlayabilecek bir iş. Tabii bir işi öğrenmek, sadece okulunu okumakla olmuyor. Çok çalışmak gerekiyor. Bu işi yapacak kişinin çok çalışacağını, yorulacağını, gerektiğinde elinin kesileceğini, sırtının ağrıyacağını, hafta sonu tatilinin olmayacağını bilerek yaşaması gerekiyor.”
mutlukekler.blogspot.com.tr