Gizem White Türk kahvesini dünyaya tanıtıyor

Gizem White Türk kahvesini dünyaya tanıtıyor
Gizem White, 2009 yılından beri başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yurt dışında Türk kahve kültürümüzün bilinirliğinin arttırılması için gastrodiplomasi aracılığıyla uluslararası çalışmalar yürütüyor. 2012 yılında ABD’de çok popüler olan yemek kamyonlarını Türk mutfağını tanıtmak adına iletişim aracına döndüren White, “Gezici Türk Kahvesi Evi” ile 2012-2019 yıllarında ABD’nin başlıca eyaletlerini, Avrupa’yı ve Kanada’yı dolaştı, gönüllü ekibiyle 30 binden fazla kişiye Türk kahvesi içirdi ve sevdirdi. Şimdi Ortağı Ahmet Şerif İzgören ile beraber Amerika’daki ilk ve tek otantik Türk kahvesi zincirini hayata geçirerek yurt dışında Türk kahve kültürünü markalaştırma yolunda çalışmalarına devam ediyor. Ayrıca 8 Mart 2020’de Turkish Coffee Lady Vakfı’nı Washington DC’de hayata geçiren White, dünyanın ilk kahve diplomasisi vakfı olan Turkish Coffee Lady Foundation aracılığıyla, Türk kahvesi kültürünün yaşatılması konusunda öncü çalışmalar yaparak, kadın girişimcileri yurt dışı pazarlarında cesaretlendirmeyi ve mentörlük programlarıyla destek olmayı da hedefliyor. “Başarıya, küreselde kahve ve kahvehane denilince zihinlere Türkiye algısını yerleştirdiğimizde ulaşacağız” diyen White ile gastrodiplomasi kavramını ve Türk kahvesinin dünyadaki yolculuğunu konuştuk.

Turkish Coffee Lady girişiminin hedefi nedir? Biraz anlatır mısınız?

Turkish Coffee Lady girişimimizin öncelikli hedefi; 500 yıllık mirasımız olan Türk kahvesi kültürünün gastronomik değerinin arttırılması, etkili tanıtımının yapılarak kahve denilince akıllarda Türkiye, çağrışımı yapması ve ülkemizin marka değerine katkıda bulunmak. Markanın kurucusu olarak, 2009 yılından beri başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yurt dışında Türk kahve kültürümüzün bilinirliğinin arttırılması için gastrodiplomasi aracılığıyla uluslararası çalışmalar yürütüyorum. Önemli mercilere şu anda günümüzde 100 milyar Dolar değerindeki kahve sektörünün başlangıcına Türk kahvesi kültürünün vesile olduğunu da aktarıyorum.

Türk kahvesinin potansiyelini nasıl görüyorsunuz?

Son beş senedir Amerika’da hızla büyüyen bir gurme kahve trendi var. İnsanlar artık jenerik kahveden uzaklaşıyor, kahve ritüellerini birebir deneyimlemek istiyor. Dünyanın ilk gurme kahvesi olması nedeniyle Türkkahvesi bu trend rüzgarını yakalayıp ABD ve dünya pazarındaki payını artırabilir. Büyüyen pazar yeni ürünler ve sunumlar arayışındayken Türk kahvesinin pazar payını arttırması için büyük atılımlar yapmanın tam zamanı. Mesela, günümüzde dünya kahve pazarının 45 milyar Dolar’lık payı ABD’de bulunuyor. 35 bin civarı butik kahve dükkanı bulunan piyasada her yıl 4 milyar Dolar kahve ithalatı yapılıyor. Özel yapım kahve sektörü de son 10 yılda hızla büyüdü. Amerikalılar yeni kahve çeşitlerine yönelmeye başladı. ABD’de Türk kahvesini içenler tadını çok beğeniyorlar; kültürel sunumu, eşsiz aromasıyla ve 500 yıllık tarihi ile Türk kahvesinin hikayesini ve sonrasında bakılan fal deneyimini diğer kahve çeşitlerine tercih eden birçok müşterimiz var. Daha bilinçli müşteriler antioksidan özelliğini ve sağlığa faydalarını da göz önünde bulundurarak günde birkaç kere kahvemizi içmeye geliyorlar. Bu bağlamda, ilgili kamu kuruluşları, ülkemizin kahve uzmanları, sektörün önde gelen isimleri, kahve ve makine üreticileri, gastronomi uzmanları ve hedef pazarlara ihracat yapan Türk markaları ile dayanışma içinde bir yurt dışı komisyonu kurarak Türk kahvesinin eşsiz lezzetini dünyanın dört köşesine yayabiliriz.

Türk kahvesini dünyaya tanıtma yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Bu kapsamda hangi ülkeleri gezdiniz? 2009 yılında Boston’da küresel iletişim pazarlama alanında yüksek lisansımı tamamladıktan sonra ülke markalaşması alanında Türk kahvesinin toplumlararası güçlü kültürel köprüler kurulması adına büyük bir misyon taşıdığını fark ettim. ABD’de çok popüler hale gelen yemek kamyonlarını keşfettikten sonra, Amerikalılara dünya mutfaklarını tattıran bu seyyar kamyonların Türk mutfağını tanıtmak adına çok önemli bir iletişim aracı olacağına karar verdim. Bu tanıtım turunu gerçekleştirebilmek için ben tam zamanlı işimden ayrıldım ve ABD’nin doğu yakasındaki beş eyaleti kapsayan bu projeyi “Türk Kahvesi. 500 yıldır Dostluğun Tadı” sloganıyla hayata geçirdik. Ana sponsorumuz Kurukahveci Mehmet Efendi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yerel derneklerin desteği ile ABD’de çok popüler olan seyyar yiyecek araçlarından bir tane kiraladık ve aracı renkli Türkiye görselleri ile giydirdik. İlk turumuzu Türk ve Amerikan gençlerinden oluşan 10 kişilik gönüllü bir ekip ile Nisan-Mayıs 2012 tarihleri arasında Amerika’nın batı yakasında düzenlendik. Harvard, Yale gibi önde gelen Amerikan üniversitelerinde uzman sunumları aracılığıyla 500 yıllık kahve kültürümüzü tanıttık. ABD’nin başlıca şehirleri olan Vaşington, Baltimore, New York City, New Haven ve Boston şehirlerinde seçkin üniversitelere ve festivallere geziler düzenledik. 2012 Mayıs- Eylül aylarında düzenlenen kültürel tanıtım turlarımız esnasında, gönüllü ekibimizin olağanüstü enerjisi ve sponsorlarımızın destekleri sayesinde çok güzel dönüşler ve destekler aldık. Gerek Türk basını gerek yabancı basınında geniş şekilde yer alan bu gönüllü girişim, Amerikalı Milletvekili Dennis Kucinich tarafından ABD Kongresi’ne bir bildiri aracılığıyla da tanıtıldı. Yayımladığı bildiride Milletvekili Kucinich bu kültürel girişimi Türk ve Amerikan toplumları arasındaki ilişkileri ‘kahve sohbetleri’ ile pekiştirmeyi amaçlayan bir dostluk projesi olarak tanıttı. Yabancılar gönüllülerce düzenlenen bu dostluk projesini çok beğendi ve takdir etti. Tüm bu turların sonucunda, toplamda 10 bin kişiye Türk kahvesi ikram edildi ve zengin kültürümüz yabancı toplumlara birebir tanıtıldı. 2013 Şubat ayında İstanbul’u ziyaret ettikten sonra, Mayıs ayında da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Hollanda, Belçika ve Fransa’yı kapsayan bir tur daha gerçekleştirdik. Bu tanıtım turu çerçevesinde seçkin üniversiteleri ziyaret etmenin yanısıra Brüksel’de NATO’nun genel merkezi, Toyota Avrupa yönetim merkezinde ve T.C. Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’nde kahve ikramları gerçekleştirdik. 2016 yılında da Kanada’nın Toronto şehrinde bir haftalık bir tur gerçekleştirdik. Ziyaret ettiğimiz ülkelerde birçok festivale katıldık ve beklediğimizin üzerinde bir ilgi gördük. En son 2019 Eylül ayında çok değerli bir ekip ile ‘Türk Kahvesinin Evrensel Yolculuğu” temalı bir kahve kültürü tanıtım turu gerçekleştirdik. Milli mirasımız olan Türk kahvesini sanatla bağdaştırarak tanıtmayı amaçlayan ABD turnemiz kapsamında, mikro sanatın dehası olarak bilinen ünlü Minyatür Sanatçısı Hasan Kale, Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Göknur Akçadağ, Gastronomi Uzmanı Cenk R. Girginol ve Yazar Ahmet Şerif İzgören’in çeşitli kültürel ve sanatsal sunumları aracılığıyla New York City’den Baltimore’a, Virginia’dan New Jersey’e kadar binlerce kişiye Türk kahvesi ziyafeti yaşattık. Mayıs ayında, belgeselin gösterimlerini yapacağımız Los Angeles ve San Diego turunda Türk kahvesi kültürümüzü en etkili şekilde tanıtmaya devam edeceğiz. Kahve kültürünün İstanbul’dan Avrupa’ya, sonra dünyaya nasıl yayıldığını Amerikalı kahve severlere anlatmaya hazırlanıyoruz. Sonuç olarak, şu ana kadar toplamda 30 binden fazla kişiye Türk kahvesi ikramı yaparak ve sosyal medya üzerinden geniş kitlelere ulaşarak Türk kültürünün tanıtımına katkıda bulunduk.

Şu an güncel çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? 2017 yılından beri Türk kahvesine yurt dışında daha fazla değer kazandırmak ve yaygınlaştırabilmek için ortağım Ahmet Şerif İzgören ile beraber Amerika’daki ilk ve tek otantik Türk kahvesi zincirini hayata geçirdik. Şu anda tarihi bir bölge olan Old Town Alexandria’daki kültür evimizde her gün yüzlerce Amerikalı’ya zengin Türk mutfağını tanıtıyoruz. Bu özgün konsept ve gurme kahve harmanlarımız aracılığıyla Türk kahve kültürümüzü yurt dışında markalaştırmayı hedefliyoruz. Markamızın başlıca misyonlarından bir tanesi kadın girişimcilere destek vermek, bu nedenle 8 Mart 2020’de Washington DC’de Turkish Coffee Lady Vakfı’mızı hayata geçirdik. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl New York’un ünlü Times Meydanı’nda sponsorlarımızın desteğiyle Türk kahvesini tanıtan reklam kampanyalarına da imza attık. Ve aslında Türkiye dışında dünya şehirlerinin de bu kutlamalara dahil olmasını sağladık. 5 Aralık tarihinde eş zamanlı olarak hem New York Times Meydanı’nda hem İstanbul’da Beyoğlu Belediyesi’nin değerli destekleriyle “Dünya Türk Kahvesi Günü” vakıf ve toplum üyelerimizin katılımlarıyla kutladık. Bu yıl düzenleyeceğimiz 5 Aralık kutlamaları içinde ayrıca sürpriz bir proje üzerinde çalışıyoruz.

Gastrodiplomasi kavramı bir ülke için neden önemli ve gerekli? Bu bağlamda Turkish Coffee Lady nasıl bir yerde duruyor?

Günümüzde ülkelerin imajının bilinirliğinin arttırılması için halktan halka iletişim artık daha da büyük önem taşıyor. Kültürel alışverişe zemin hazırlayan “gastrodiplomasi” anlayışıyla, toplumlararası köklü ilişkilerin kurulması ve yabancı toplumlar nezdinde algıların şekillenmesi kolaylaşıyor. Özellikle Türk kahvesi gastrodiplomasinin kalbinde yatıyor, çünkü yüzyıllardır barış, sevgi, misafirperverlik ve dostluk mesajlarını taşıyan bu kültürel miras asırlar boyu toplumsal ilişkileri şekillendirmiş. Biz de toplum olarak, dünyaya kattığımız bu eşsiz değere daha çok sahip çıkmalıyız. 2012 yılından beri ‘Gezici Türk Kahve Evi” ile dünyayı gezerken gastrodiplomasi aracılığıyla yabancı toplumların zengin kültürümüzü daha yakından tanıyıp kültürümüze değer verdiğini birebir tecrübe edindim. Ve Türk kahvesi kamyonları ile bunu, dünyanın her bir köşesine ulaştırmayı hedefliyorum. Rekabetin çok yoğun olduğu turizm sektöründe Türkiye’yi diğer ülkelerden farklılaştıracak ve turistlere daha cazip gelecek bir kültürel deneyim destinasyonu olarak konumlandırabiliriz. Türkiye’nin dünya pazarından daha büyük bir pay alabilmesi için stratejik gastrodiplomasi projelerine daha fazla önem vermesi gerektiğini de görüşmelerimizde vurguluyorum. Özellikle, bu çalışmalar kapsamında kahve ve kahvehane kültürünün bizim topraklarımızdan dünyaya yayıldığına, dikkat çekmek istiyorum. Çünkü eğer kahve Türkiye ile özdeşleştirilirse ve Türk kahvesinin pazar payı artarsa, bu kültür ihracatı ülkemize çok önemli ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşler sağlayacak. Kahveyi Türkiye ile özdeşleştirmek büyük önem taşıyor, çünkü başka etnik milletler kahvemize sahip çıkmaya başladılar ve algıları şekillendirerek bu milli mirasımızın başka isimlerle anılmasına neden oluyorlar. Ancak, Türk kahvesinin hak ettiği değere ulaşması tabiiki tek bir kişinin ve kurumun çabalarıyla değil, toplumsal dayanışma aracılığıyla gastronomik değerinin arttırılması ile mümkün olabilecektir. Başarıya, küreselde kahve ve kahvehane denilince zihinlere Türkiye algısını yerleştirdiğimizde ulaşacağız.

Tüm deneyimlerinizin ışığında toplum olarak sizce Türk kahvesini yeteri kadar tanıyor muyuz? Genel olarak gördüğünüz tablo nedir?

Bugün dünyanın kalbine giden yol kahveden geçiyor. Türk kahvesi 500 yıllık bir Türk markası ve aynı zamanda dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi. Tarihteki ilk kahvehane de 1554’de İstanbul’da açılmış. Aslında, 16’ncı yüzyıldan beri dünyaya yayılan ve bugün 100 milyar Dolar'lık değere ulaşan kahve sektörünün başlangıç noktası bizim topraklarımız. Ancak, dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan bu kahve kültürümüzü toplum olarak yeterince tanımadığımız ve sahip çıkmadığımız için bu milli değerimiz hala keşfedilmeyi bekleyen bir cevher. Turkish Coffee Lady ailesi olarak biz Türk kahvesinin eşsiz lezzeti, tarihsel önemi ve deneyimsel sunumu yabancı toplumlara doğru şekilde tanıtılırsa potansiyelinin çok yüksek olduğuna inanıyoruz. Tüm dünyaya İstanbul’dan yayılan kahvehane kültürü de şu anda çok popüler, ama günde yurt dışında ünlü kahve zincirlerinde Türk kahvesi yer almıyor. Amerika’da günde 400 milyon adet kahve tüketiliyor. Ancak, Amerikan toplumu Türk kahvesinin tarihsel ve kültürel değerini bilmiyor, tüketmek istese bile kolay kolay ulaşamıyor. En büyük hayalim, Türk kahvesinin yurt dışında hak ettiği değeri görmesi ve sosyal yaşam alanlarında insanların günlük hayatının bir parçası olması. Sizi örnek alan ve girişimci olmayı hedefleyen insanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Girişimcilik bir cesaret ve azim işi. Her şeyden önce, girişimci olmak isteyen herkese hayallerinin peşinden koşarak değil, sağlam adımlarla gitmelerini öneririm. Özellikle değişen dünya trendlerini çok iyi takip etmelerini ve girişimlerinin başarılı olması için vizyonlarına inanan ekip arkadaşlarını seçerek hedeflerine ilerlemelerini tavsiye ederim. Sahaya indiğinizde güçlü bir iletişime sahip olmak, iş dilinin iyi kullanımı ve süreçte kurulan ilişkiler her şeyi değiştiriyor, özellikle zaman uygulamak girişimcilik sistemine adapte olmanızı kolaylaştırıyor. Sunulan hizmet veya ürüne göre iyi bir pazar araştırması yapmaları ve farklılık yaratmak adına yaratıcı olmaları çok önemli. Bir çoğumuz hayalimizdeki iş modelini hayata geçirmeyi başarsakta iş büyüdükçe her gün farklı problemleri çözmek gerekebiliyor, emeklerin karşılığını almak bazen bir sene, bazen senelerce sürebiliyor. Tüm bu zorlu süreçte olumsuzlukların cesaretlerini kırmasına izin vermemeliler, her bir aşamadan tecrübe kazanıp yola daha güçlü devam etmeliler. İnandıkları misyonlarından vazgeçmemekten vazgeçmesinler; çünkü en önemli başarıları yapacakları girişimcilik serüveninde öğrendikleri ve gelecek nesiller için yarattıkları katma değer olacaktır.

www.turkishcoffeelady.org

Yorum Yaz

captcha