Ömrünüz boyunca ortalama bir Eyfel Kulesi kadar
mikroplastik soluduğunuzu biliyor muydunuz? Üstelik her
hafta ortalama bir kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik
de yiyoruz.
Dilara Koçak | İyi Yaşam ve Beslenme Uzmanı
30 yıllık meslek hayatım boyunca insan sağlığına iyi gelen gıdaları ve beslenme alışkanlıklarını anlattım; son yıllarda odağıma gezegeni beslemeyi alarak hem bize hem gezegene iyi gelen alışkanlıklar konusunda ilham olmaya gayret ediyorum... Hepimizin yakından bildiği, hayatında yer verdiği bir şey var ki hem insan sağlığına, hem de doğaya maliyeti oldukça büyük, evet doğru bildiniz: Plastikler.
‘Hayır’ demek mümkün mü?
Hep söylüyorum, bize iyi gelmeyen gezegene de iyi gelmiyor. Deniz ve deniz canlılarının maruz kaldığı mikroplastikler anne sütünden, akciğerimize ve kanımıza kadar bizi de kirletiyorlar. Evet, yanlış duymadınız. Polymers dergisinde yayınlanan çalışmada, 34 sağlıklı annenin sütünden alınan örneklerin yüzde 75’inde mikroplastik tespit edildiği açıklanmıştı. Üstelik mikroplastiklere sadece anne sütünde değil, vücudun pek çok bölgesinde rastlandı ve araştırmalar devam ediyor. Konu beslenme olunca gıda güvenliği, ambalaj ve sağlık konularını bir arada değerlendirilmesi gerektiğini hep vurguluyorum. Tabağımızdaki, kıyafetlerimizdeki, çevremizdeki hatta bedenimizdeki gizli tehlikeler giderek artıyor.
İşlenmiş gıdalar da bunun sorumlularından. Son yıllarda ultra işlenmiş besinlerin tüketiminin artmasıyla toplam şeker, karbonhidrat, yağ ve sodyum alımlarının arttığı ve buna bağlı hastalıkların ortaya çıkabileceği biliniyor. Plastik ambalajlarla da bu risk artıyor. Danışanlarıma sadece diyet değil, gıda okuryazarlığı konusunda da farkındalık yaratmaya çalışıyorum.
Kendi hayatımda ise dediğim gibi plastiği olabildiğince uzaklaştırdım. Geri dönüşümü destekliyorum ve geri dönüşüme uygun olanları ayrıştırıyorum, kompost yapıyorum.
Çantamın vazgeçilmez eşyalarından biri cam mataram ve çelik termosum. Sadece ben değil, tüm ofis bu alışkanlığı uzun yıllardır sürdürüyoruz. Öğle yemeklerini sefer tası, cam kavanoz gibi alternatiflerde getiriyor, bambu pipet, çelik pipet gibi seçenekleri çantamda bulunduruyorum. Hiç plastik şişede su içmiyor musun? diye düşünüyor olabilirsiniz, tercih etmiyorum fakat gittiğim seminerlerde veya herhangi bir etkinlikte plastik tüketmeye mecbur kaldıysam tükettikten sonra küçük hale getirip çantama atıyor, sonrasında ise plastik geri dönüşüm kutusuna atıyorum.
Temizlik malzemelerinde de plastikten uzak durmak kıymetli. Burada en güzel seçenek ise hepinizin yakından bildiği kabak lifi. Plastik içerikli bulaşık süngerleri yerine onları kullandığınız her yerde kabak lifini rahatlıkla kullanabilirsiniz. Bulaşık, lavabo, meyve-sebze hatta ayakkabı yıkarken bile kabak lifi kullanıyorum.
Tahıllar veya baklagilleri nerede sakladığınız da önemli. Burada bez tahıl torbaları favorilerim arasında. Plastiksiz mutfağa geçişte siz de hem kullanılan plastiği azaltmak hem de daha doğru saklama tekniğiyle tahıllarınızı muhafaza etmek istiyorsanız, bez tahıl torbalarını deneyin. Bez torbalar hava aldığı için rutubet oluşmaz ve böylece küf oluşumu da önlenmiş olur.
Denizler akciğerlerimiz
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (World Wide Fund for Nature) geçtiğimiz günlerde yayınladığı 2024 Yaşayan Gezegen Raporu, yaban hayatı popülasyonlarının ortalama büyüklüğünde sadece 50 yıl içinde görülen yüzde 73’lük düşüşe dikkat çekiyor. Rapor, doğa kaybı ve iklim değişikliği kaynaklı geri dönüşü olmayan eşiklere yaklaşan dünyada sistemin tehlike altında olduğuna işaret ediyor. Burada plastik ve mikroplastiklerin de etkisinden bahsetmek mümkün. Tatlı su ekosistemleri yüzde 85 düşüşle en ağır kayba uğrarken, bunu yüzde 69 düşüş ile kara ve yüzde 56 ile deniz ekosistemleri takip ediyor. Plastik kirliliğinden en çok etkilenen ekosistemlerden biri de deniz ve okyanuslarımız. Plastik torba, sigara izmariti, balon, şişe, şişe kapağı veya pipet gibi büyük parçalardan oluşan atıklar plastik kirliliğinin gözle görülen kısmını oluşturuyor.
Sağım, solum, önüm, arkam plastik
Kanımızda: Environment International dergisinde yayımlanan araştırmaya göre mikroplastikler artık insan kanına karışmış durumda. Araştırmacılar katılımcıların kan örneklerinde 700-500.000 nanometre (nm) arasında olan plastikleri tespit etmeyi hedeflemiş. 700 nanometreyi bir insan saçının genişliğinden yaklaşık 140 kat daha küçük olarak düşünebilirsiniz. Araştırmacılar tümü sağlıklı yetişkin olan 22 bağışçıdan alınan kan örneklerinin 17 tanesinde plastik parçacıklara rastlandığını belirtiyor.
Akciğerimizde: 13 akciğer dokusu örneğinden 11’inde plastik parçacıklarının bulundu. En çok görülen plastik türlerinin ise ambalaj ve borularda kullanılan polipropilen, şişelerde kullanılan PET ve kıyafetlerde bulunan naylon olduğu ortaya belirtiliyor.
Spermde: 36 sağlıklı yetişkinden alınan her örnekte mikroplastiğe rastlanmış. Üstelik yapılan araştırmalar vücudumuzdaki mikroplastiklerin sperm sayısını düşürebileceğini ve üreme sağlığını etkileyebileceğini belirtiyor. Burada ise PVC’ye dikkat çekiliyor.
Plasentada: Environment International dergisinde yayımlanan bir başka çalışmada 4 kadın plasentasında mikroplastik parçacıkları bulunduğu bildirilmişti.
Bebek dışkısında: Bebeklerin dışkısında yetişkinlere göre 10 kat daha fazla mikroplastik olduğu ve plastik biberonlarla beslenen bebeklerin milyonlarca plastik parçacığı yutuyor olması endişe verici.
Beyin hücrelerinde: Geçtiğimiz günlerde Türk bilim insanları beyin hücrelerinde mikroplastik bulunduğunu açıkladı. Beyin hücrelerini inceleyen ve hasarlıve hasar görmeyen hücrelerde mikroplastik tespiti yapanv araştırmacılar; bu durumun demans, MS, Alzheimer gibi hastalıklara neden olup olmadığına dair çalışmalarına devam ediyor.
Everest: Everest Dağı’nın zirvesinin yakınında mikroplastik bulundu. Büyük miktarlarda plastik atık çevreye atılıyor ve mikroplastikler artık denizlerden dağlardan okyanusa her yerde karşımıza çıkıyor. Öyle ki Everest’in 5 bin 300 metre ile 8 bin 440 metre arasında değişen 11 noktasından toplanan tüm kar örneklerinde mikroplastiklere rastlandığı belirtiliyor.
Şekerde: Şekeri de incelediğimizde tek bir küp şekerin işte ortalama 2.7 gram olduğunu düşününce bir küp şeker yaklaşık 550 adet mikroplastik içeriyor. Yani bir karton bardakta poşet çayı içine şeker atarak içtiğimizde, nano ve mikroplastik kirliliği milyonları bulabilir.
Karton bardak: Karton bardak kullanımınızı gözden geçirmeye ne dersiniz? Araştırmacılar, karton bardaklardaki plastik parçacıkları incelemiş. Kağıt bardaklara sıcak su dökülüp 15 dakika boyunca beklediklerinde ortaya çıkan sonuç korkunç! Bu bardaklardan ortaya çıkan 25 bin plastik parçacık sağlığınızı tehdit ediyor. The Indian Institute’un çalışmasında, bir kâğıt bardakta günde 3 bardak çay veya kahve içen bir kişinin 75 bin mikroplastik parçacık yutacağının altı çiziliyor.
Poşet çay: Sakarya Üniversitesi’nde sonuçlanan çalışmaya göre, bir poşet çaydan suya geçen mikroplastik sayısı 13 bin. Ülkemizde farklı markalardan 11 sallama çay ve 11 demlik poşet ile yapılan çalışmada, sallama çayların 4’ünün demlik poşetlerin ise neredeyse tamamının mikroplastik içerdiği görülmüş. 11 demlik poşetinin tamamının plastik katkılı olduğu ve bu plastiklerin de polyester, polipropilen, polietilen içerdiği sonuçlar arasında. Poşet çayların çevreye etkisini de unutmamak gerekiyor. Eğer poşet çay tercih edecekseniz mutlaka doğaya saygılı bir marka olmasına ve plastik içermemesine özen gösterin. Poşet çay yerine bitkileri demlemenin daha faydalı olacağını hatırlayın.
Hem soluyor, hem tüketiyoruz
Tükettiğimiz mikroplastik miktarını; haftada 1 kredi kartının yanı sıra, 3 haftada 1 plastik tarak, 5 haftada 1 plastik elbise askısı gibi de gözünüzde canlandırabilirsiniz. Yine raporlara göre hepimiz 1 yıl boyunca bir inşaat baretine eşdeğer plastik tüketiyoruz, ortalama yaşam süremizi dikkate alırsak ve bu kirlilik devam ederse, ömür boyunca her birimiz bir araba lastiği kadar plastik yutacağız. Her yıl üretilen plastiğin üçte ikisi bir kez kullanılıp atık oluyor. Bu her yıl neredeyse 300 milyon ton plastik atık anlamına geliyor. Eğer hala tek kullanımlık plastikleri hayatınızdan çıkarmadıysanız, neyle başlamalı derseniz işte kolaylıkla uygulayabileceğiniz 5 adım:
• Tek kullanımlık plastik bardak veya pipet gibi ürünleri reddedin
• Cam şişe, termos gibi uzun süre kullanabileceğiniz alternatifler edinin
• Satın aldığınız ürünlerde mümkünse plastik ambalaj içermeyen alternatifleri tercih edin
• Alışverişlerinizi tek kullanımlık poşetlerle değil bez çantalar, fileler ile yapın. Gittiğiniz market/ restoranlarda tek kullanımlık plastiklerin yerine sürdürülebilir alternatif örnekleri konusunda ilham olun.
• Çevrenizde plastik atıkları uzaklaştırma, geri dönüşüm konularına özen gösterin, temizlik hareketlerine katılın. Belediyeler, sosyal yardımlaşma dernekleri aracılığıyla düzenlenen deniz/ nehir temizleme etkinliklerine dahil olun ve çevrenin temizlenmesinde fayda sağlayabilirsiniz.