Fethiye halkı herkesi taş ocağı tehdidine karşı şölene bekliyor!

Fethiye halkı herkesi taş ocağı tehdidine karşı şölene bekliyor!
Muğla’nın doğal zenginlikleri, dört mevsim turizmi ve tarım ihracatıyla ünlü Fethiye ilçesinde taş ocağı hevesi bitmiyor. Yapılması planlanan ve bölgede ciddi bir ekolojik tahribat yaratacağı ifade edilen taş ocağı için ÇED sürecinin bir aşaması olan Halkın Katılımı toplantısı bir şölene dönüştürülerek 3 Mayıs Cuma günü Koruköy’de gerçekleştirilecek. Firma yetkililerinin halka bilgi vereceği bu toplantıya en yüksek katılımın sağlanmasını isteyen yöre halkı, taş ocağına karşı Dağ Taş Aş Bizim platformuyla sesini duyurmaya çalışıyor.

Fethiye’nin Denizli yönünde 500 metre rakımdan itibaren başlayan yarı yayla denecek özellikte gözde havzası, Yeşilüzümlü, İncirköy, Koruköy, Nif, Kızılbel gibi yerleşim merkezlerinin etrafında inci gibi dizildiği, çevresi çam ormanları ve zeytinliklerle kaplı ova taş ocağı tehdidiyle karşı karşıya. Bölgede yapılması planlanan taş ocağı için ÇED sürecinin bir aşaması olan halkın katılımı toplantısı bir şölene dönüştürülerek 3 Mayıs Cuma günü Koruköy’de gerçekleştirilecek. Firma yetkililerinin halka bilgi vereceği bu toplantıya en yüksek katılımın sağlanması için yöre halkı şölen hazırlıklarını sürdürüyor. Birincil tarım arazisi vasfında olan bu ova ve çevresindeki her bakısı farklı güzellik ve zenginlikteki yamaçlar, jeolojik formasyonlar nedeniyle bazen denizden karaya bazen de karadan denize rüzgar alması, görece düşük nem oranı, temiz havası ile hem tarım için hem de kırsal turizm için eşsiz bir değer olmasına rağmen sık sık taş ocağı açılma girişimleriyle karşı karşı kalıyor. Taş ocaklarının yöre halkının zararına olduğunu belirten Dağ Taş Aş Bizim platformu ve Koruköy Muhtarı Nurettin Göztepe yaptıkları açıklamada şunları söyledi: “’Burada taş ocağının mevcuttaki zararlarını aşan bir şekilde kapasite artırımı ve mini çimento tesisi planlanmaktadır. Bizler huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Geçimimizin turizm, tarım, hayvancılık, zeytincilik, arıcılık ile sürdürülebilir şekilde devam edeceği inancındayız. Bir şirketin karı için, burada yaşayan tüm yerli veya yabancı insanların yaşamları ihmal edilmez. Bu bölgede üstün kamu yararı bu bölgenin doğal varlıklarının olduğu gibi korunmasıdır.”

Bu ilk taş ocağı girişimi değil!

Yöre halkının tepkilerine neden olan taş ocağı girişimlerinin tarihçesi şaşırtıcı:

2005 – 27.09.2005 tarihli “ÇED gerekli değildir” kararına istinaden ile Koruköy Deveyanı mevkiinde firmaya taş ocağı lisansı verilmiş. Maalesef o dönemde zamanında itiraz edilememiş ve ocağın açılmasına engel olunamamış. Şu anda havzaya girildiğinde dikkat çekici büyüklüğe ulaşan açık yara görüntülü ocağın her sene büyüdüğü görüldüğünden ilk aldığı işletme alanı dışına çıktığı da tahmin ediliyor.

2007 – Aynı alanda aynı firma kapasite arttırımı başvurusu yaparak çimento fabrikası açma başvurusunda bulundu. Girişim, yöre halkının açtığı ve yürüttüğü dava süreci sonunda açılması engellendi.

2016 – Yeni taş ocağı açma girişimi. “ÇED gerekli değil” kararı ile açılmaya çalışılan Aladağ mevkiindeki taş ocağı lisansı yine yöre halkının açtığı dava süreci ile engellendi. Bu sürecin tamamlanması 2018 Kasım ayını buldu.

2019 – Beldibi mevkiinde “ÇED gerekli değil” kararı ile II. Grup taş ocağı lisansı verildiği, yer tesliminin önceki yıl sessiz sedasız yapıldığı, firma alana 2018 Aralık ayında ekipman koyunca yapılan yasal başvuru ile öğrenildi. Hemen yöre halkından 52 kişinin katılımı ile dava açıldı. Dava süreci devam ediyor.

2019 – Mevcut ocağın işletmecisi olan firma (1) taş ocağı kapasite arttırımı, (2) hazır beton tesisi ve (3) asfalt plent tesisi yapılması için 1 Nisan 2019 tarihinde yeni bir başvuru yaptı. Bu konu Çevre Şehircilik Bakanlığı Muğla il müdürlüğünün duyurusu ile öğrenildi.

ÇED süreci gerektiren bu başvuruda olumlu sonuçlanırsa yörede tarım, zeytincilik, hayvancılık (özellikle keçilerin yoğun olduğu bir bölge), arıcılık (bölgede Muğla arısı ıslah projesi yürütülüyor ve Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği - MAYBİR’e bağlı bir araştırma merkezi var) kırsal turizm, yöreye büyük değer katan Türkiyeli ve yabancı ülke vatandaşlarının bölgeye göçü ve bunlara bağlı her türlü doğrudan ve dolaylı ekonomik faaliyet etkilenecek.

Devam eden Beldibi mevkiindeki taş ocağı davası da aynı derecede önem taşıyor. Dağ Taş Aş Bizim Platformu adı altında toplanan yöre halkı herkesin desteğini bekliyor.

Yorum Yaz

captcha