Yüksek İç Mimar Gizem Akkaya Ünal tarafından 2017
yılında kurulan OPS Concept, restoran-otel; ofis,
merkez ofis, hibrit ve kolektif ofisler; klinik, laboratuar
ve muayenehaneler; rezidans ve bireysel konut
kollarında yoğunlaşan iç mimari tasarım projelerine
imza atıyor. OPS Concept’in projelerinde yaratılmak
istenen ambiyans doğrultusunda malzeme, ışık, doku,
renk gibi unsurlar çok seslilikle ve ahenkle bir karaktere
bürünüyor. Çağımızın tamamen deneyim üzerine
kurulu bir hizmete yöneldiğini ve bunun da tasarımın
dilini ciddi anlamda değiştirdiğini ifade eden Ünal, “İç
mimarlar için tasarlanacak yepyeni alanların tarifinin
yapılıyor olduğu bir dönüşümün içerisindeyiz. Günümüz
projelerinde beni heyecanlandıran yeni melez dillerin
ortaya çıkması” diyor. Ünal ile OPS Concept ve tasarım
anlayışı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? OPS Concept ne zaman kuruldu?
2006 yılında Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’den mezun olduktan sonra dört sene boyunca İtalya, Milano’da yaşadım. Çeşitli mimari ve tasarım bürolarında ve aynı zamanda büyük restorasyon projelerinde bizzat sahada çalışarak tasarım eğitiminin devamı niteliğinde tecrübeler edindim. 2010 yılında İstanbul’a döndükten sonra ilk şirketimi kurdum. 2013’e kadar bireysel çalışmalarıma devam ettikten sonra 2013’te ortaklı bir yapı olarak Tamirhane tasarım ofisini birlikte proje ürettiğim ekiple kurduk. Ortaklarımla çeşitli projeleri birlikte yürüttükten sonra 2017’de yoluma bireysel olarak, OPS Concept adı altında devam etmeye karar verdim. Şu anda İstanbul, Nişantaşı’nda yer alan ofisimizde çok dinamik, genç, yeni nesil perspektif sunan, alanında deneyimli ve yaratıcı bir ekip olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Son dönemde yaptığınız projelerden örnek verebilir misiniz?
Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz projeler klinik, otel ve ofis üzerineydi. Swissotel Sabrosa Restoran, Anadolu Efes Özel Seri Pub, Accor Merkez Ofisi, Op. Dr. Çetin Duygu Estetik Kliniği, Fazla Gıda Ofisi sözü geçen projelerimizden bazı örnekler. Diğer taraftan, firmamızın son dönemdeki başarılarından biri olarak, Ibis Styles Hotels tarafından düzenlenen, Rusya, Gürcistan, BDT ve Avrupa Bölgesi Konsept Yarışması 2021 için tasarladığımız “Uzay” konseptli otel odası projemiz başvurular arasında birinci olarak seçildi.
Tasarım prensiplerinizi ve tarzınızı anlatır mısınız?
İtalya’da geçirdiğim dört senenin sebebi aslında o bölgedeki tasarım diline olan büyük tutkum ve beğenimden kaynaklanıyor. Yarattıkları estetiği hayranlıkla inceliyor ve bu algıyı ana prensibim haline getirip OPS Concept’in estetik çizgisinde yorumluyorum. İç mimarların ana enstrümanları bildiğiniz üzere malzeme, ışık, doku, renk ve biz bu unsurları projenin kendi içerisinde ahenkle bir karaktere dönüştürmeye çalışıyoruz. OPS Concept olarak projelerimizde yaratmak istediğimiz ambiyans doğrultusunda bu unsurları çok seslilikle kullanmayı tercih ediyoruz. Tasarım dilimizin ve tarzımızın ana taşıyıcısı bu soğuk ve mesafeli mekânları, insanın doğasına, ruhuna hitap eden, daha sıcak ve konforlu mekânlara dönüştürmek üzerine kurulu.
Konsept oluşturulurken yatırımcı ve mimar açısından süreç nasıl işliyor?
Yatırımcıların sürece yaklaşımı genelde en ekonomik ve en hızlı yöntemle arzuladıkları çarpıcı mekân tasarımını elde etmek yönünde oluyor. Ne yazık ki çoğu yatırımcı grubunda iç mimari hizmet değerlemesi hak ettiği yerde konumlanmamakta. Biz ise, yani tasarımcılar, iç mimarinin sorumluluğunda, mekândaki senaryoyu, malzeme ve kaynak israfını, sürdürülebilirliği, insan ölçeğini, tasarım potansiyelinin maksimumda ortaya çıkabileceği hayal gücünü, bu sürecin bütçe ve uygulama prensiplerini yani tüm bu dinamiklerin ilişkisini çözmek durumundayız. Burada öncelikle mekân sahibi ile iç mimar arasındaki stil beklentisinde tasarım dil birliğini oluşturmak çok önemli çünkü günün sonunda en büyük tatmini görsellik üzerinden kuran bir müşteri kitlemiz var. Bir yandan görsellik dışında fonksiyonel alan çözümleri, modüler mimari, üretim, uygulama, yetkilendirme, sirkülasyon, ışık, depolama, aksesuar ve benzeri bir çok unsurun çok başarıyla çözülmüş olması gerekiyor. Tasarımcılar olarak kararlarımızı bu kaygılarla alırken bazen müşterilerimizin başka kaygıları oluyor bundan dolayı ortak hedef dilini projenin başında bulmak ve doğru kararları birlikte inşa etmek çok önemli.
Mekânın yeme içme konsepti, içerideki mutfak projesini etkiliyor mu?
Altı yapı tamamen verilecek servis modeline göre şekillendiği için ‘mutfak projesi’ mekânın ana unsuru haline gelebiliyor. Mutfak, mutfaktan çıkanlar ve bunların servis ediliş senaryosu üzerine şekilleniyor. Yine projenin başında bütün teknik donanımların, mekanik aksamların, tesisat sistemlerinin tamamı ile bu sistemlerin optimize edilmiş verimlilikteki halini mutfak ekibine hizmet edecek şekilde planlıyoruz. Projenin başında bu detayların netleşmesi projenin süreçte doğru ilerlemesini sağlayan en önemli lokomotiflerinden.
Gastronomi/otelcilik mimarisi konusunda belirleyici ve ayrıştırıcı ögeler var mı? Gözlemleriniz neler?
İlk aklıma gelen fark aslında “ölçek” diyebilirim. Gastronomi mimarisi ile otelcilik mimarisi arasında büyük bir hacim ve ölçek farkı ortaya çıkıyor. Bir yandan da müşteri, müşterinin beklentisini karşılama ve servis stili birbirinden ayrışmakta. Fakat yeni nesil otelcilikte bu eski ayrışmanın aslında yok olmaya başladığını görüyoruz. Çağımızda tamamen deneyim üzerine kurulu bir hizmete yönelim olduğu için otelcilikte de ölçekler, hizmet ve tasarım dili ciddi anlamda değişmekte. Nasıl ki günümüz ofisleri daha hibrit, daha melez, ev ve ofis arasındaki çizgiyi ortadan kaldıran, birçok farklı deneyimi, atölye ve eğitimi içeren kampüslere, yaşam alanlarına dönüştüyse oteller de sadece konaklama ve yeme içme hizmeti dışında, deneyim odaklı, butik hizmetler vermeye yöneldiler. Dolayısıyla, otelcilik sektöründe de projeler otel, ofis ve ev olarak, üç ana kümenin melezlendiği kurgu ile ortaya çıkmaya başladı. Konakladığınız otel size yaratıcı ofis ortamları, sürpriz etkinlikler veya misafirlerinin katılım gösterebileceği atölyeler sunuyor ve konaklama deneyiminizi bambaşka bir boyuta taşıyor. İçinde butik gurme restoranlar, kafeteryalar, shop in shop kurgular da barındıran yeni konaklama modellerini görmekteyiz. Bu melez yapılar tasarımcının yaratıcılığının önünü açıyor ve ortak yaratım ile yepyeni konseptler ve alanlar tarifliyor. Küreselleşme ile gelen çalışma modelleri, dijital alt yapıların bu hizmet şeklini maksimum noktada desteklemesi sonucu yeni alanlar hayat bulmaya başladı. Özgür ve esnek çalışma modeli ile çalışanların verimliliğinin artması bu kitlelere yönelik yeni mekân hizmeti ve servis modellerini oluşturdu. Haliyle iç mimarlar için tasarlanacak yepyeni alanların tarifinin yapılıyor olduğu bir dönüşümün içerisindeyiz.
www.opsconcept.com