Dünyadaki en büyük ikinci pazar konumundaki Akdeniz çanağını temsil eden MedCruise Birliği, bu yıl üçüncü kez dağıtılan MedCruise Ödülleri’nde Galataport İstanbul’u “Çevresel Sorumluluk” alanında büyük ödüle layık buldu.
Galataport İstanbul, uluslararası alanda kazandığı prestijli ödüllerine bir yenisini daha ekledi. Akdeniz çanağındaki yaklaşık 100 kruvaziyer limanını temsil eden ve merkezi İspanya’da bulunan MedCruise Birliği, Galataport İstanbul’u proje ve inşaat aşamasından itibaren titizlikle yürüttüğü çevre koruma faaliyetlerinden ötürü “Environmental Responsibility Award” yani “Çevresel Sorumluluk Ödülü”ne layık gördü. Galataport İstanbul, geçtiğimiz yıl da MedCruise Ödülleri’nde “Pandemi Sürecinde Sektöre En Yüksek Bağlılık Gösteren Doğu Akdeniz Kruvaziyer Limanı” ödülünü kazanmıştı.
“Tüm dünya için çevresel farkındalığı sürdürmek çok önemli”
Galataport İstanbul Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş. Liman İşletme Genel Müdür Yardımcısı Figen Ayan, kazandıkları bu önemli ödülle ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Galataport İstanbul için MedCruise Çevresel Sorumluluk Ödülü’nü kazanmak gerçekten büyük bir onur. Projenin ilk günden bu yana Galataport İstanbul çevre bilinci yüksek, doğaya saygılı projeler geliştirdi. Galataport İstanbul ailesinin her bir üyesi bu prensibe, bu yaklaşıma, bu farkındalığa sahiptir. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ydü ve MedCruise Çevresel Sorumluluk Ödülü’nü böyle bir ayda kazanmak daha da anlamlı hale geldi. Sadece Akdeniz Bölgesi için değil tüm dünya için bu çevresel farkındalığı sürdürmek, hepimiz adına son derece önemlidir.”
Projenin ilk gününden itibaren hedef, karbon ayak izini azaltmak
Dünyadaki en büyük ikinci pazar konumundaki Akdeniz çanağını temsil eden MedCruise tarafından düzenlenen ödüller, farklı kategorilerde alanının en iyi çalışmalarını sergileyen limanlara veriliyor. Birlik, bu ödüllerle kruvaziyer turizmini daha ileriye götürmeye yönelik çalışmalarıyla öne çıkan kuruluşları ve şirketleri ödüllendirmeyi amaçlıyor.
Bu yıl Çevresel Sorumluluk Ödülü’ne layık görülen Galataport İstanbul, projenin tasarım aşamasından başlayarak inşaat sürecinde ve yapıların işletme ömrü boyunca çevreye olan negatif etkilerini minimize etmeyi ve karbon ayak izini azaltmayı hedefledi. Galataport İstanbul’un MedCruise tarafından Çevresel Sorumluluk Ödülü’ne layık görülen çalışmaları şöyle sıralanıyor:
·İnşaat çalışmalarının başından bu yana proje sahasına gelen ve giden tüm araçların sayısı ve ulaşım menzili kaydediliyor. Ulaşımdan kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılması için yerel ve proje sahasına yakın tesislerde üretilmiş malzemeler tercih ediliyor.
·Projenin çevreye etkilerini izlemek için 3 ayda bir deniz suyu kalitesi, partikül madde ölçümü, çöken toz ölçümü ve gürültü izleme çalışması yapılıyor. Projenin deniz yaşamına etkilerinin takip edilmesi için yılda bir kez Ege Üniversitesi öğretim görevlileri ile beraber Deniz Ekolojisi İzleme Çalışması yürütülüyor.
·En küçük bir yağ sızıntısı dahi olmaması için, yağ bariyeri serme hizmeti hayata geçirildi ve Galataport İstanbul, yakıt ikmali sırasında bariyer serme zorunluluğunu uygulayan Türkiye’deki ilk kruvaziyer limanı oldu. Herhangi bir deniz kirliliği olması ihtimaline karşın deniz kirliliği acil müdahale danışmanı ve eki ile çalışmalar ve tatbikatlar yürütülüyor.
·Galataport İstanbul projesinde bulunan tüm binaların soğutma ekipmanlarında, küresel ısınma ve ozon tabakasını inceltme potansiyeli yüksek soğutucu gazlar yerine, soğutucu akışkan olarak deniz suyu kullanılıyor. Deniz suyundan faydalanılması sayesinde hem enerji tasarrufu sağlanıyor hem karbon salınımı azaltıyor hem de iklim değişikliğine sebebiyet veren zararlı soğutucu gazlar kullanmamış oluyor.
·Verimliliği yüksek ısıtma, soğutma, havalandırma ekipmanları ve aydınlatma armatürleri seçilerek Amerikan standartlarında eşdeğer bir binaya oranla %34 enerji tasarrufu sağlandı.
·Salıpazarı ve Paket Postanesi binaları için LEED Gold sertifika seviyesi (>60/110) hedefleniyor. Bu sertifika hedefi kapsamında EPA standartlarında baz su tüketim değerlerine sahip eşdeğer bir binaya oranla minimum %45 su verimliliği sağlanacak. Bu verimlilik, düşük su tüketimine sahip armatür (lavabo bataryaları, eviye bataryaları, el duşları) ve düşük hacimli rezervuarlar (tuvalet, pisuar) seçilerek sağlandı. Su verimliliğinin arttırılması için su geri kazanım sistemleri kullanılabilirliğinin fizibilite çalışması yapıldı. Tamamen temiz su olan ısıtma soğutma sistemlerinden kaynaklanan kondenser suyu toplanarak rezervuarlarda yeniden kullanımı ve geri kazanımı değerlendirildi. Bu sayede hem su verimliliği arttırıldı hem de gri su benzeri arıtma sisteminden doğacak ilk yatırım ve işletme maliyetlerinden kar sağlanacak.
·Projenin peyzaj alanlarında İstanbul’un iklimi ile uyumlu bitki tercihleri ve verimli sulama sistemleri ile %50 su tasarrufu sağlanıyor. Peyzaj alanları ve yeşil çatılar projemiz öncesi döneme kıyasla arttırıldığından, ısı adası etkisinin azaltılması da hedefleniyor.
·Salıpazarı ve Paket Postanesi binalarında malzeme maliyetinin % 30’u oranında yerel malzeme, % 20’si oranında ise geri dönüştürülmüş içeriğe sahip malzeme tercih edildi.
·Galataport İstanbul, uluslararası finans kuruluşları tarafından kredilendirildiğinden International Finance Corporation (IFC) Çevresel ve Sosyal Performans Standartları’na uymayı taahhüt etti ve bu kapsamda düzenli ölçüm, takip ve raporlama yapılıyor.
·Bazı atıkların geleneksel çözüm ile bertaraf edilmesindense Sürdürülebilir Kalkınma Derneği tarafından kurulmuş olan ve atıkların döngüsel ekonomiye dahil edilmesini sağlayan Materials Marketplace programına üyelik de gerçekleştirildi.
·Projenin başında hafriyat planlaması yapılırken karbon ayak izini minimumda tutabilmek adına projenin lokasyonundan dolayı çok daha zor olan kara yoluyla taşıma seçeneği ile ilerlendi. Tüm hafriyat; kara yolu ile, bölgedeki trafiğe ve çevre temizliğine olumsuz etki etmeyecek önlemler ve uygulamalar çerçevesinde ilgili kamu otoritelerince belirlenen alanlara taşındı.
·Projede bir atık alanı oluşturuldu ve atıkların geri dönüşüm ya da tehlikelilik durumuna göre doğru bir şekilde ayrılması, saklanması ve bertaraf edilmeleri konusunda sahadaki ekiplere eğitimler verildi.
Projede LEED ve BREEAM sertifikaları gereğince tehlikesiz atıkların en az %75’i geri dönüşüme gönderiliyor veya farklı inşaat sahalarında yeniden kullanılmasını sağlanıyor.