Arzu Duran: Biyodinamik tarım ve Demeter Türkiye’nin temsilcisi

Arzu Duran: Biyodinamik tarım ve Demeter Türkiye’nin temsilcisi
Doğa ile uyumlu, kaynakları doğru kullanan, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen, hayvan refahını gözeten biyodinamik bir çiftlik olan İstafil Çiftliği’nin sahibi Arzu Duran, ülkemizdeki ilk Demeter danışmanı...

İstafil Çiftliği, organik olarak üretilen gıdaların ilk ekolojik markası olan Demeter markalı ürünleri ülkemizde iç piyasaya sunan ilk çiftlik...Arzu Duran 2015 yılından beri tarım yaptığı İstanbul-Çatalca’da bulunan çiftliğinde organik tarım üzerine araştırmalar yaparken 2018 yılında Demeter sertifikası alıp, biyodinamik tarıma geçiş yapmış. 2019 yılında ‘Rumi Center’ adını verdikleri Türkiye’nin ilk Biyodinamik ve Antroposofi Eğitim Merkezi’ni Demeter International ve Goetheanum tarafından yetkilendirilmiş profesyonel eğitmenler aracılığıyla biyodinamik tarıma ilişkin teorik bilgi ve pratik uygulamaları sağlamak amacıyla çiftliklerinde kurmuşlar. Arzu Duran, İhsaniye köyünün dışında, kesif bir meşe ormanının ortasında yer alan ve o zamanlar basit bir yolun bile bulunmadığı çiftliğinde, şimdi biyodinamik bir çiftçi olmaktan gurur duyuyor.

’’Gelecek İçin Tarım’’ mottosunun merkezînde ne var? Neden biyodinamik tarım?

‘’Gelecek İçin Tarım’’ mottosunu doğru olarak tanımlayabilmek için öncelikle geçmişe bakmamız gerek.

Avusturyalı Rudolf Joseph Steiner biyodinamik tarımın mimarı, filozof, bilim adamı, eğitimci, sanatçı ve antropozofi ekolünün kurucusu... 1924 yılında bir grup Avrupalı çiftçi, tohum verimliliğinde ani bir düşüş ve ürün canlılığı ile hayvan sağlığında belirgin bir bozulma fark ederek Dr. Rudolf Steiner’e başvurur. Steiner onlara karşılaştıkları bu durumun kullandıkları mineral gübrelerden kaynaklandığını anlatır. Aynı yıl verdiği bir dizi tarım kursu konferansında biyodinamik tarımla çalışma yöntemlerini ve ilkelerini sunmuş, bunların doğru yetiştirme/üretim için gerekli olduklarını ilan etmiştir.

Evet şimdi ‘’Biyodinamik tarım nedir?’’ sorusuna cevap verebilirim! Biyodinamik terimi, yaşamı yaratan ve sürdüren enerjileri ifade eder. Yunanca yaşam anlamına gelen ‘bios’ ve enerji anlamına gelen ‘dynamis’ kelimelerinden türetilmiştir. Tarımsal üretim ile ekosistemin diğer unsurları arasındaki besin maddelerinin düzenlenmesini dengelemek için hayvanlar ve bitkiler gibi canlı bileşenlerin birbirine bağlanmasına odaklanan tarımsal bir uygulamadır. Amaç, topraktan alınanın daha fazlasını dünyaya geri vermektir.

Biyodinamik, yalnızca tarım kimyasallarını doğal yollarla değiştirmekle kalmayıp aynı zamanda çevreyi şekillendirerek ve doğal olarak gelişen bir denge için çabalayarak organik tarımın ötesine geçer.

Peki biyodinamik tarımla, organik tarımın farkı nedir?

Her biyodinamik ürün organiktir. Ancak organik olan her ürün biyodinamik değildir.

Biyodinamik tarımda, çiftliğin (veya işletmenin) kendi bireyselliğine sahip olduğu ve kendi kendini idame ettirebilen bir organizma olduğu kabul edilir. Biyodinamik bir çiftliğin temel ilkesi, yem ve gübre gibi girdiler için dış tedarikçilere ihtiyaç duymayan bir ‘kapalı döngü’ sistemi doğrultusunda çalışmaktır. Unutmayın, kompost bir çiftliğin kralıdır! Biyodinamik bitkisel preparatlarla zenginleştirilmiş ev yapımı kompost ve gübrelerin kullanımı, biyodinamik tarıma özgü bir gerekliliktir. Biyodinamik çiftçiler, doğanın ritimlerini kaçırmadan çiftliklerini desteklemek için ‘preparat’ olarak nitelendirilen şifalı bitkileri hazırlar ve dikkatle muhafaza ederler. 1994 yılında Demeter, gıda işleme standartlarını uygulamaya koyan ilk organik sertifika kuruluşu oldu.

Biyodinamik tarımın olmazsa olmazları nelerdir?

Biyodinamik çiftçiler tarıma birçok fayda sağlayan preparatlar kullanıyor. Uygulamaları sayesinde toprağın biyolojik aktivitesini arttırmayı, üretilen gıdanın besin kalitesini iyileştirmeyi ve bitkilerin zararlılara ve hastalıklara karşı doğal direncini arttırmayı başarırlar. Rudolf Steiner, gübrelemeye yardımcı olmak için 9 farklı preparat öneriyor. Arazi preparatları, BD 500 Boynuz gübresi preparatı, BD 501 Boynuz Silika Preparatı olarak geçiyor.

Ayrıca dünyanın dört bir yanındaki biyodinamik çiftçiler, çalışmalarını doğal ritimlere uygun olarak yönlendirmek için genellikle Maria Thun takvimini kullanıyor. Bu takvimin hiçbir zamanın kaçırılmaması, görevlerin verimli bir şekilde tamamlanmasını sağlar. Biz de her yıl bu takvimi Türkçe’ye çevirerek Demeter Biyodinamik Tarım Derneği çatısıaltında ücretsiz kurslar veriyoruz.

Demeter nedir? Demeter Türkiye ile yaptığınız çalışmalardan da bahseder misiniz?

Demeter ‘’biyodinamik tarım’’ ürünlerin markası... Daha 1928’de Almanya’da biyodinamik ürünleri pazarlamak için ilk kooperatif kurulmuş, Demeter sembolü tanıtılmış ve ilk Demeter yetiştirme standartları formüle edilmişti. Bugün Demeter standartları ve gereklilikleri, topraktaki ve gıda ürünlerindeki yaşam süreçlerini güçlendirmek ve korumak için özel önlemler gerektirerek organik tarım için AB ve hükümet tarafından zorunlu kılınan düzenlemeleri aşıyor.

Demeter Biyodinamik Tarım Derneği’nde amacımız biyodinamik tarım kültürü ve tabiata yaklaşım şeklini anlatabilmek, doğanın senfonisi ile uyumlu çalışabilmek.

Kompost preparatları olarak da biyodinamik komposta 6 bitkinin preparatları ekleniyor: BD 502 Civanperçemi-Achillea Millefolium, BD 503 Papatya-Matricaria Recutita, BD 504 Isırgan otu-Urtica Dioica, BD 505 Meşe kabuğu-Quercus Robur, BD 506 Karahindibağ – Taraxacum Demeter Türkiye olarak 2023‘ten beri Dünya Demeter Federasyonu’nun

üyesiyiz. Bu da bize uluslararası bir kimlik kazandırdı. Derneğimizin 160’ın üzerinde üyesi bulunuyor. Mart 2024 tarihinde kurmuş olduğumuz Antroposofi Derneğimiz’le de biyodinamik tarımın ve Rudolf Steiner felsefesinin köklerini yakınen

inceleyebilmek bizi çok mutlu ediyor. Demeter Türkiye Biyodinamik Tarım Derneği ve İstafil Çiftliği Biyodinamik Tarım yapısı altında eğitimler düzenliyoruz. Düzenli olarak her yıl Demeter International ve Goetheanum’un onayladığı değerlidanışmanlarımız ve Türkiye’den katılan alanında uzman isimlerle bir araya gelerek tarıma ve doğaya farklı bakış açıları geliştiriyoruz.

Biyodinamik tarımın sürdürülebilirlik ve iklim krizi ile ilişkisini ve önemini anlatır mısınız? Ülkemizde tarımın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Endüstriyel tarım alanında yapılan son çalışmalar, gıda sistemlerinin küresel sera gazı emisyonlarının üçte birinden sorumlu olduğunu gösteriyor. Bu durum, tarım ve arazi kullanımından kaynaklanan faaliyetlerin yanı sıra tedarik zincirlerinin etkisinden kaynaklanıyor. Ayrıca gıda endüstrisi, artan sıcaklıklar, su kıtlığı ve toprak bozulması da dahil olmak üzere iklim değişikliğinin etkilerine karşı oldukça savunmasız.

Dolayısıyla tarım yapma şeklimizi değiştirmemiz gerekiyor. İklim dostu tarım uygulamaları, iklim değişikliğinin hafifletilmesine ve CO2 emisyonlarının azaltılmasına aktif olarak katkıda bulunabilir.

Biyodinamik çiftliklerdeki daha çeşitli ürün rotasyonları bu etkinin temelini oluşturuyor: Yonca otu gibi ürünler, CO2’nin toprakta depolandığı ve atmosferde iklime zarar veren bir etkiye sahip olamadığı humus oluşumunu teşvik ediyor. Ortalama olarak, biyodinamik ve organik tarım sistemlerinde büyükbaş hayvan beslemek, geleneksel tarıma kıyasla iklime önemli ölçüde daha az zarar veriyor. Hatta iklimin korunmasına aktif olarak katkıda bulunabilir.

Yorum Yaz

 
 
  captcha