Günlük yaşam içinde su tüketimini sıradan bir alışkanlık gibi görmek kolaydır. Oysa doğru zamanda, doğru şekilde içilen su; bedenin biyolojik dengesini destekleyen, sağlığın temel taşlarından biri olabilir.
Yaprak Üner / Bütünsel Yaşam ve Sağlık Koçu
Su, her yudumuyla hayat veren ama çoğu zaman yeterince ciddiye alınmayan, bedenin görünmez şefi… Oysa vücudumuzun yüzde 60’ından fazlası sudan oluşur ve bu hayati kaynak; enerji üretiminden toksinlerin atılmasına, sindirimden cilt sağlığına kadar sayısız süreci yönetir.
Ancak mesele yalnızca “bol bol su içmek” değildir. Su içmenin de bir ritmi, bir disiplini ve evet, kuralları vardır. Üstelik bu kurallar, sandığınızdan çok daha önemlidir.
Bu yazıda, suyun gerçekten şifa verici bir kaynağa dönüşmesini sağlayan 13 altın kurala yer verdik. Modern yaşamın temposuna uyum sağlayan, bilimsel temellere dayanan bu öneriler su içme alışkanlığınızı dönüştürmenize yardımcı olabilir.
Gözünüzü açınca ilk iş başucunuzdaki suyu içmeyin
Sabah uyanır uyanmaz su içmek, vücudu canlandırmak için harika bir yöntemdir. Ancak gece boyunca ağızda biriken toksinleri temizlemeden su içmek, bu zararlı maddelerin vücuda geri alınmasına neden olur. Bu nedenle, su içmeden önce dilin üzerini sıyırarak temizlemek ve dişleri fırçalamak gerekir. Ayurveda tıbbında önerilen ağızda yağ çalkalama yöntemi de ağız hijyenini artırmak için etkilidir.
Sabah saatlerinde daha fazla su için
Günlük su tüketiminizi gün içine eşit olarak yaymak yerine, sabah saatlerinde daha fazla su içmek metabolizmanızı harekete geçirir ve gün boyu enerjik hissetmenize yardımcı olur. Akşam saatlerinde su tüketimini azaltmak ise uykunuzun bölünmesini önler ve daha kaliteli bir dinlenme sağlar.
Suyu oturarak ve yudum yudum için
Ayakta hızlıca içilen su, sindirim sistemine ani bir yük bindirebilir. Otururken ve yavaş yavaş içilen su, sindirimi destekler ve emilimi artırır. Oturarak su içtiğinizde, suyun sindirim sisteminden daha dengeli bir şekilde geçmesi sağlanır; doğrudan bağırsaklara inip hızla atılmasının önüne geçilir. Ayrıca suyun mide asidi tarafından daha iyi temizlenmesi ve vücutta daha uzun süre tutulması mümkün olur.
Suyunuza limon atarken dikkatli olun
Limonlu su, vücudu alkalize etmek ve bağışıklık sistemini, sindirimi desteklemek için faydalıdır. Ancak limonun kabuğundaki pestisit kalıntıları size fayda yerine zarar verebilir. Toksinlere maruz kalmamak için organik limon tercih edebilirsiniz veya kabuğunu soyarak suyunuza atabilirsiniz.
Sole (tuzlu su) ile elektrolit dengenizi koruyun
Suyunuzun alkali olmasını sağlamak, sporla veya yaz sıcaklarıyla aşırı ter ile kaybettiğiniz elektroliti geri almak için, doğal himalaya tuzu ile hazırladığınız 'sole water' deneyebilirsiniz. Vücudun sıvı dengesini korumak, ozmoz sürecini tetiklemek, temel mineralleri sağlamak, atıklar ve toksinlerden kurtulmak için böbreklere yardımcı olur.
Sole water hazırlamak oldukça basittir. Cam bir kavanozun dörtte biri kadar olan kısmına doğal, katkısız himalaya kristal tuzu eklenir ve kavanozun geri kalanı içme suyuyla doldurulur. Karışım, kapağı kapalı şekilde bir gece bekletilir. Ertesi gün karışım kontrol edilir; eğer tuz tamamen erimişse biraz daha tuz ilave edilerek suyun doygun hale gelmesi sağlanır. Kavanozun dibinde erimemiş tuz kalıyorsa, sole suyunuz hazır demektir. Her sabah aç karnına, bu karışımdan bir çay kaşığı alınarak bir bardak suya eklenir ve içilir. Sole water bu şekilde haftalarca kullanılabilir. Ancak tansiyon ya da böbrek sorunları olan kişilerin bu tür doğal takviyeleri tüketmeden önce mutlaka bir uzmana danışmaları önerilir.
Suya doğal tatlar ekleyin
Suyun faydalarını bilseniz de, tadını sevmekte zorlanıyorsanız kendinize küçük bir lezzetli destek yaratabilirsiniz. Kaynağını bildiğiniz, doğal olduğundan emin olduğunuz meyveleri suyunuzun içine ekleyerek hem aroma hem de taze bir koku katabilirsiniz.
Organik limon dilimleri, nane yaprakları, çilek ya da salatalık gibi doğal aromalarla su içmeyi keyifli bir ritüele dönüştürebilir, günlük su tüketiminizi kolayca artırabilirsiniz.
Kişisel su ihtiyacınızı belirleyin
Uzmanların genelleme yaparak günde 8 bardak su içilmesi gerektiğini söyledikleri için kendinizi sınırlamayın. Yaş, kilo, fiziksel aktivite ve iklim gibi faktörlere göre ihtiyaç değişebilir. Her vücudun kendine özgü yapısı olduğunu unutmayın. Vücudunuzu dinleyin, susuzluk hissini beklemeden su için.
Yemek sırasında su içmeyin
Yemek sırasında su tüketmek, sindirimin doğal akışını yavaşlatabilir ve mideyi gereksiz yere zorlayabilir. Bu yüzden öğünlerden yaklaşık yarım saat önce ve sonra su içmeye özen göstermek, sindirim sisteminizi desteklemek açısından daha sağlıklı bir seçim olur.
Susadığınızda alternatiflere kaçmayın
Kahve, çay ve gazlı içecekler su yerine geçmez. Bu içecekler diüretik etkileri nedeniyle su kaybına neden olabilir. Günlük su ihtiyacınızı sadece suyla karşılayın. İllinois Üniversitesi'nin 7 yıl süreyle 18 bin katılımcının yeme içme alışkanlıklarını analiz ettiği araştırma sonucuna göre; günlük beslenme rutininde diğer sıvılar yerine sade su içen kişilerin kilo verme, kolesterolleri düzenleme, daha az kalori tüketme konusunda daha başarılı oldukları görülmüştür.
Plastik şişelerden kaçının
Suyunuzu paslanmaz çelik veya cam mataranızda yanınızda taşıyabilirsiniz. Phthales/Ftalatlar ve Bisphenol A (BPA) gibi toksik petrokimyasal içeren ve östrojen hormonunu taklit ettiği için hormon dengenizi bozabilen plastik şişeleri ve mataraları hayatınızdan çıkartmak sağlık açısından önemlidir.
Su içmeyi hatırlatacak teknolojiler kullanın
Eğer su içmek için susamayı bekliyorsanız, vücudunuz aslında çoktan susuz kalmış demektir. Yoğun bir gün içinde su içmeyi sık sık unutuyor ya da ne kadar içtiğinizi hatırlamakta zorlanıyorsanız, teknolojiden destek alabilirsiniz.
Akıllı telefonlara entegre edilmiş uygulamalar belirli aralıklarla su içmeniz gerektiğini hatırlatabilir, böylece düzenli bir içme alışkanlığı geliştirebilirsiniz. Ayrıca içine yerleştirilen sensörlerle günlük su tüketimini ölçen “akıllı şişeler” de bu alışkanlığa destek verebilir.
Su kaynağınızı kontrol edin
Susadığınızda ilk karşınıza çıkan suyu almayın. Markasına, ambalajına, üretim bilgilerine dikkat edin. Kaynağı belli olmayan içtiğiniz su ile vücudunuza ağır metal veya toksin yükleyebileceğinizi unutmayın. Filtre sistemleri veya güvenilir markaların sularını tercih edin.
Alkali su tüketimini değerlendirin
Alkali su tüketmek isteyenler için artık birçok yöntem mevcut. Evde mutfağınıza kuracağınız tezgah altı ters ozmos sistemleri sayesinde musluk suyunu arındırabilir ve alkali özellik kazandırarak içme suyuna dönüştürebilirsiniz. Ancak burada önemli bir uyarı yapmak gerekir: Her filtre sistemi gerçekten kaliteli ve alkali özellikte su üretmez. Bu alandaki nitelikli sistemler, daha gelişmiş teknolojilere sahiptir ve genellikle daha yüksek fiyatlıdır. Ucuz ve yüzeysel çözümler ise yalnızca suyun tadını değiştirirken sağlıklı bir içerik sunma konusunda yeterli olmayabilir.
Musluk suyunu güvenle tüketmek istiyorsanız, ürün seçimi yaparken mutlaka detaylı bir araştırma yapmalısınız. Tercih edeceğiniz cihazın suyu ne ölçüde arıttığını, alkali özellik kazandırıp kazandırmadığını ve hangi sertifikalara sahip olduğunu incelemeniz önemlidir. Aksi takdirde, sağlıklı içme suyu elde etmek yerine yalnızca tadı değişmiş ama içeriği yetersiz bir su tüketmiş olabilirsiniz. Öte yandan, kendi filtresine sahip olan ve şebeke suyunu doğrudan arıtıp içilebilir hale getiren sürahiler de hem kullanım kolaylığı hem de taşınabilirlikleriyle öne çıkıp, etkili arıtma özellikleri sayesinde güvenilir ve pratik bir çözüm sunmaktadır.