Binlerce yıllık mağaraların restorasyonu sonucu ortaya çıkan özel odaları, muhteşem Kapadokya manzarası ve çevreci kimliğiyle fark yaratan Acropolis Cave Suite, yetenekli ve yaratıcı aşçılarının dokunuşlarıyla hazırladıkları eşsiz yöresel lezzetleriyle de bölgeye yeni bir soluk katıyor.
Kapadokya’daki binlerce yıllık mağaraların beş yıl süren restorasyonu ve dört geleneksel Ürgüp evinin renovasyonu sonucu ortaya çıkan Acropolis Cave Suite, Ekim ayından bu yana hizmet veriyor. Deniz ve Hüsnü Bulut çifti tarafından hayata geçirilen ve doğal dokusunu en iyi şekilde korumayı başaran Acropolis Cave Suite, Ürgüp’ün ilk yerleşim yerlerinden Esbelli’de doyumsuz bir manzara eşliğinde misafirlerini ağırlıyor. 75 metrekarelik mağara oda konseptini özel iç dekorasyonuyla zenginleştiren otel, farklı konseptteki konaklama seçenekleri, mimarisi ve özel hizmetleriyle misafirlerini konaklamanın her anında değerli hissettiriyor.
Binlerce yıllık mağaralarda konaklama
Acropolis Cave Suite, Kapadokya’da binlerce yıllık mağaraların bulunduğu bir konumda yer alıyor. Beş yıl önce işe önce mağaraların restorasyonuyla başlandığını belirten Deniz Bulut, “Çok titiz çalışmalar sonrası sekiz mağara odamız, otelimiz bünyesine kazandırılmış oldu. Elbette misafirlerimiz binlerce yıllık mağaralarda ama konforları da sağlanmış vaziyette konaklamaktan son derece memnunlar. Mağara odalarımızın yanı sıra bir de mazisi 200 yılı aşan dört Ürgüp evinin renovasyonu yapıldı ve Acropolis Cave Suite bünyesine kazandırıldı. Otelimizin çok önem verdiğimiz mimarisini, Atölye Mimarlık’tan Fevzi Aysu ve Ali Dırık mimarlarımıza teslim ettik. Sonuçtan biz de müşterilerimiz de memnunlar” diyor.
Ege ve Yunan mimarisinden esintiler
Acropolis Cave Suite’ın projesinde, her şeyden önce yörenin mimari yapısının bozulmamasına özen gösterilmiş. Kapadokya Bölgesi’nin tarihi göz önünde bulundurularak Ege ve Yunan mimarisinden esintilere de otelde yer verilmiş. Örneğin, oda isimleri Yunan mitolojisinin tanrı ve tanrıçalarından seçilmiş; Uranos, Artemis, Athena, Afrodit gibi… İç dekorasyonda bazı odalarda klasik, bazı odalarda fütüristtik, bazı odalarda da binlerce yıllık mağaraların genel özellikleri kullanıldığını söyleyen Deniz Bulut, “Örneğin, hem zemin hem de evlerin duvarları 18 ay titizlikle toplanan eski Ürgüp evi taşlarından oluşuyor. Doğal döşemeler kullanmaya da ayrıca özen gösterildi” diye ekliyor.
Birbirinden keyifli odalar
Toplamda 12 odası bulunan Acropolis Cave Suite, 32 yatak kapasiteli. Bu odalardan sekiz tanesi mağara oda, dört tanesi kemerli oda. Mağara odalarda kayanın doğal yapısı gereği klima bulunmazken, kemerli odalarda klima mevcut. Otelin odaları, bölgedeki diğer mağara otellerin odalarına oranla çok daha büyük. Otelin en önemli özelliği, her odasının kendine ait bir mitolojik konseptinin olması. Ferah ve konforlu odalarda, misafirlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak detaylar düşünülmüş. Kendisinin en beğendiği odanın Athena olduğunu belirten Bulut, “Çünkü doğal ve ferah bir atmosferi var. Odada hala dokunulmadan günümüze kadar gelmiş bir şeylerin olması insanı mutlu ediyor. Ayrıca odanın içinde asla doğallığından ödün vermemiş bir güvercinlik görebilmeniz mümkün. Çok farklı döşenmiş mobilyalarının yanı sıra içerisinde bir jakuzisi ve bir de en önemlisi hamamı bulunuyor” sözleriyle odanın insanı hayrete düşürecek cazibesini anlatıyor. Acropolis Cave Suite’te odaların dışında bir lobby-kitaplık ve bir restoran bulunuyor.
“İlgiden son derece mutluyuz”
Henüz yeni olmasına rağmen oldukça ilgi gören Acropolis Cave Suite, bu süreçte yerli ve yabancı birçok misafiri ağırlamış. Gösterilen ilginin kendilerini çok mutlu ettiğini belirten Deniz Bulut, “Misafirlerimizin ayrılırken mutlaka tekrar geleceklerini söylemeleri, otelimizi başka dostlarına da tavsiye etmeleri bizleri son derece mutlu ediyor. Tabii bu memnuniyet, beş yıllık titiz bir çalışmanın sonucunda gelebiliyor. Klasik otel hizmetlerinin dışında Acropolis Cave Suite, farklı konseptte odalardan oluşuyor. Yani oda tasarımları, oda içindeki aksesuvarlar farklı farklı düzenlendi. Her oda farklı bir mimari yapıyı temsil ediyor. En küçük odamız 35, en büyüğü ise 75 metrekare. Prensibimiz her şeyden önce kalite. İyi ve güler yüzlü hizmet anlayışımız olmazsa olmazımız. Biz misafirlerimize sadece bir konaklama değil tarihi bir mekanda yaşama güzelliği de sunmaya çalışıyoruz” diye konuşuyor.
Eşsiz manzara, yöresel lezzetler
Her yaş kategorisinden insanlara hitap eden Acropolis Cave Suite, ayrıca küçük çaplı şirketlerin toplantı gruplarına da hizmet veriyor. Otelin restoranı, Ürgüp’ün simgesi olan ‘Üç Güzeller Peribacaları’ ve yeryüzünde bir eşi bulunmayan Kapadokya vadileri manzarasıyla misafirlerini adeta büyülüyor. Restoran, manzarası kadar lezzetleriyle de eşsiz bir Kapadokya’ya deneyimi sunuyor. Mekan, yöresel şaraplar eşliğinde Osbar’da (çömlekte) Bulgur Çorbası, Tık Tık Mantısı, Nevşehir Tavası,Testi Kebabı, Zerde Tatlısı, Aside ve Bulamaç gibi yöresel lezzetleri tadabileceğiniz geniş bir mönüye sahip.Yöresel ve organik 48 çeşit yiyecek ve içecekten oluşan zengin bir açık büfe kahvaltı sunan Acropolis Cave Suite’in kahvaltısı, organik ürünleri ve ev yapımı yöresel reçelleriyle büyük beğeni topluyor.
Çevreci otel
Acropolis Cafe Suite’in en önemli özelliklerinden biri de tüm otelde sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanılıyor olması. Otelde kömür kazanları ve doğal gazlı çözümlerden farklı olarak doğal bir yakıt olan pelet kazanı bulunuyor. Isınma ve su ısıtma çözümü, güneş enerjisi, pelet kazanı ve elektrik üzerine hibrid bir sistemle kurulan otel, misafirlerine maksimum konforu, çevreci ve verimlilik arttırıcı altyapısıyla sunuyor.
www.acropoliscavesuite.com