Jumbo, sanat ve gastronomi dünyasıyla kurduğu yaratıcı iş birlikleri ile marka kimliğini kültürel bir vizyona dönüştürüyor. HORECA sektörüne özel çözümleriyle de profesyonel mutfakların vazgeçilmez markası oluyor.
Özlem Kapar
78 . yılına giren köklü geçmişiyle Türkiye’nin en saygın mutfak markalarından biri olan Jumbo, yalnızca ürün kalitesi ve tasarımıyla değil, sanat, gastronomi ve HORECA dünyasına verdiği destekle de öne çıkıyor.
“Moda değil, zamansızlık” anlayışını benimseyen Jumbo; mutfakta estetikle işlevselliği birleştiren tasarımları kadar, sektörün yaratıcı vizyonunu da besleyen iş birlikleriyle dikkat çekiyor.
Marka DNA’sında yer alan kalite, özgünlük, yenilikçilik ve uzmanlık, yalnızca sofra üstü ürün koleksiyonlarına değil, iş birliği yaptığı platformlara da yansıyor.
Prestijli iş birlikleri
Gastronomi dünyasında Michelin Rehberi, Gault & Millau, İncili Gastronomi Rehberi ve Mutfak Dostları Derneği’nin Altın Kaşık Ödülleri gibi prestijli oluşumlarla yakın ilişkiler kuran Jumbo, şeflerin yaratıcılığını destekleyen ürün tasarımlarıyla sektöre katkı sağlıyor.
Jumbo’nun bir diğer güçlü odağı ise HORECA sektörü. Türkiye genelindeki seçkin restoranlar, oteller ve catering işletmeleriyle birebir çalışan marka, her işletmenin ihtiyacına özel çözümler sunuyor.
HORECA profesyonellerinin beklentilerine uygun olarak geliştirilen koleksiyonlar, işlevsellik kadar estetikten de ödün vermiyor. Jumbo Genel Müdürü Hakan Zihnioğlu, bu yaklaşımı şöyle özetliyor: “HORECA bizim için stratejik bir kanal. Şefin tabağında ne görmek istediğini anlayarak ürün geliştiriyoruz. Bu işin merkezinde tasarım kadar dinlemek de var.”
İmza tasarımlar
Hakan Zihnioğlu, Jumbo’nun tasarım anlayışını şu sözlerle anlatıyor: “Bizim seçkilerimizin, hem formu hem inceliği hem de kalitesi özel. Porselendeki kaliteyi incelik, zarafet ve özel formlarla birleşiyoruz. Doğadan esinlendiğimiz ay şeklinde takımlarımız ya da su damlacıklarından esinlendiğimiz yemek takımlarımız veya tarihteki efsanelerden esinlendiğimiz 'melek kanatlı' yemek takımlarımız gibi başka kimsenin cesaret etmediği imza işler yapabiliyoruz.”
Sanat vizyonu
Marka, sanatı da bu vizyonun önemli bir parçası olarak konumlandırıyor. İstanbul Modern ile yürüttükleri iş birliği kapsamında, 85 farklı güzel sanatlar fakültesinden genç sanatçıları destekleyen bir gelişim programına katkı sunan Jumbo, bu projede her yıl farklı bir temayı sahiplenerek genç yeteneklerin eserlerini sergileme imkanı yaratıyor.
Ayrıca, İstanbul Modern’in bazı sanatçılarına ait eserleri, kahve fincanlarından tepsilere kadar farklı sofra ürünlerine taşıyarak sanatı evlere ulaştırıyor.
JUMBO’nun gastronomi, sanat ve HORECA ile kurduğu bu özgün bağ, markanın yalnızca ürün satan değil, kültürü ve estetiği yaşam alanlarına taşıyan bir değer üreticisi olduğunu gösteriyor. Zihnioğlu’nun sözleriyle: “Sanat ve tasarım bir şablonla yürütülmez; özgünlük, ilham ve vizyonla gelişir. Biz de işimizi bu ruhla yapıyoruz.”
B2B ve online satış
Gastronomi dünyasındaki ilişkilerinin B2B olarak şekillendiğini ifade eden Zihnioğlu, “Yeni teknolojilerden ve elbette online’dan faydalanıyoruz. Katalogları bassak da dijital yolluyoruz; bizden bir şeyler istediklerinde değişiklikler yapıyoruz ya da onların hayallerini süsleyebilmek için şeflerden tasarım için destekler alıyoruz . Dijital dünyada, yapay zekanın ve şeflerimizin yardımlarıyla da çok yeni ürünler tasarlarken bunlar bizim rehberimiz oluyor” ifadelerini kullanıyor.
Jumbo’nun mağaza sayısının 60 olduğunu aktaran Zihnioğlu, bu alanda doygunluğa ulaştıklarını vurguluyor. Yeni mağaza açmak yerine etkin satışa yöneldiklerini kaydeden Zihnioğlu, tüm Türkiye’de 200’e yakın noktada ürünlerinin satıldığını anlatıyor ve ekliyor: "Bizim gibi premium bir marka için ulaşılabilir olduğumuzu düşünüyoruz. Online mağazamız 24 saat açık zaten; her seçkimiz online'da var."
Yıl sonunda toplam satışlarının yüzde 25’ini e-ticaretten elde etmeyi planlayan marka, uluslararası pazarlarda da varlığını genişletmeyi sürdürüyor.