The Bono, iyi yemek, içecek ve değerli müzik eşliğinde kurguladığı konseptiyle konuklarına günün içinde lezzetli bir zaman aralığı vaat ediyor. Bu toprakların değerleriyle Anadolu’nun hikâyesini anlatan bir menüye sahip mekânda gelenekten beslenen lezzetler modern Anadolu mutfağı çerçevesinde sunuluyor.
Nişantaşı’nda yaklaşık üç yıl önce kapılarını açan The Bono, şehrin ortasında kolay ulaşılabilir bir lokasyonda olsa da gürültüden uzak ve samimi atmosferiyle konuklarına bambaşka bir yerdeymiş hissi yaşatıyor. Saklı bahçe konumundaki bahçesi, yüksek masalar kullanılarak gastronomi barı havasında dekore edilen salon kısmıyla konuklarını ağırlayan The Bono, açık mutfak olarak kurgulanmış. Dekorasyonda yerel ve modern bir çizgiyle misafirlerin kendilerini iyi hissedebilecekleri bir alan hedeflenmiş. İşletmenin Genel Müdürü Ömer Efe, uzun yıllardır sektörde hizmet üreten bir isim. 2002 yılında sektöre giriş yaptığını söyleyen Efe, The Bono ile taçlanan kariyer yolculuğunu kısaca şöyle anlatıyor: “Duayen Turizmci Hocam Vedat Saygı’nın yönetiminde İstanbul, Marmaris ve Olympos’ta otelcilik ve yiyecek içecek hizmetlerinin tüm birimlerinde görev alarak temelden başladım. 2007 yılından bu yana birçok markanın kuruluşunda ve işletmesinde yönetici olarak yer aldım. Aradan geçen 20 yılın nihayetinde, bugün The Bono işletmeciliğini üstlendim. ‘Birleştirici’ olarak tanımladığım misyonumu öğrenerek ve paylaşarak ilk günkü heyecanı ile sürdürüyorum. The Bono’dan önce iş ortağımla birlikte 7 yıl kadar, yine Teşvikiye’de kısa sürede kendi müdavim kitlesini oluşturan bir kafe işlettik. Bu süreçte ikinci bir yer olarak sürekli “karakterli” bir restoran açma fikri, yatırım ortaklarımız ile birlikte yarı-ciddi gündemimizdi. Birden fazla senaryo üzerinde çalıştık. Bu süreçte mevcut işletmemiz ve yeni girişimimiz için yerel ürün arayışlarına yöneldik. Coğrafi işaret ve mahreç ilk yola çıkış başlıklarımızdı denilebilir. Yerel ürünler başta olmak üzere, arayış esnasında karşılaştığımız şeyler bizi buraya sürükledi. Temmuz 2020’de pandemi nedeniyle gecikmeli olarak açılışımızı gerçekleştirdik.”
Anadolu’yu gözlem ve araştırma sonucunda ortaya çıkan menü
The Bono’da geniş lezzet yelpazesi sunan bir menü mevcut. Menü Anadolu’ya özgü sıcak ve soğuk mezeler, ara sıcaklar, fırından pideler, paylaşılabilir ana yemekler ve tatlılar olarak bölümlere ayrılıyor. Dilerseniz menü özeti olarak nitelendirebileceğimiz tadım menüsü de deneyimleyebilirsiniz. The Bono’nun konseptinin ve menüsünün şekillenmesi çok yoğun bir emeğin sonucu olarak ortaya çıkmış. Türkiye’de coğrafi işaretli ürünlerin her birini yerinde keşfederek yol alan The Bono ekibi, bu amaç doğrultusunda neredeyse 75 bin kilometre yol yapmış. Ömer Efe, “Başta Şefimiz Eren Paşavul olmak üzere tüm ekip sürecin elbette bir parçası. Süvari titizliği ile seyir notları tuttuk. Çok sayıda insandan destek aldık. Arayışınızı dile getirdiğinizde herkes paylaşmaya açık, hemen yönlendirme ve önerme hatta karşılık beklemeksizin aracı olmaya hazır. Bunu görmek bizi çok mutlu etti. Yerel, temiz, sağlıklı, çoğunlukla ilk üreticiden tedarik edilen, bu toprakların değerlerinin bir araya geldiği, geleneksele saygı duyan geleceği ise kurgulayan bir menü hedefledik” diyor. Sert mevsimsel geçiş menüsüne sahip olmayan The Bono’da bu dönem ızgara levrek &sucuklu kuru fasulye, baharatlı dana gulaş & basmati, Kayseri mantısı, vişneli güveç, Gümüşhane siron kebabı, kuzu incik gibi lezzetler bulunuyor. Dilerseniz Kandıra otlu pide, dana kavurma & karamelize soğanlı pide gibi fırından lezzetleri deneyimleyebilirsiniz. Ya da avokado & ahtapot, Mengen beluga mercimek, Tokat asma yaprağında Ezine peyniri & sumaklı bal gibi seçenekler de konukların beğenisine sunuluyor.
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.