Antakya’nın kalbinde ve arkeolojik kalıntıların hemen üzerinde yer alan The Museum Hotel’in yeniden
açılışı, bölge turizmi için itici bir güç oluyor. Konukların yüzyıllar arasında yolculuk yapabildiği, bir
yandan geçmişin enerjisini yerinde hissederken bir yandan da uygarlık katmanlarına kendi öykülerini
katabildiği bir mucizeye dönüşüyor.
6 Şubat 2023 depremi tarihimizin en büyük felaketi ve hepimizin hayatını değiştiren bir süreç oldu. Hatay, bu büyük felaketten en çok etkilenen şehirlerin başında geliyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, hayatlar deprem öncesi ve deprem sonrası olmak üzere ikiye ayırılıyor. Maddi ve manevi olarak çok zor bir yıkım sürecinden geçti. Ancak, bu zorluklara rağmen şehri terk etmeyi ve bırakmayı hiç düşünmeyen bir turizm yatırımı var: The Museum Hotel Antakya.
Birçok engeli aşarak, bu zorlu süreçleri geride bırakmayı başaran The Museum Hotel Antakya, hayata dönüşünün sembolü oluyor. Onarım çalışmaları tamamlanan ve tüm teknik kontrolleri yapılan The Museum Hotel Antakya’nın yeniden açılışı ile umutlar yeşermeye başladı. 26 Eylül’deki açılışı ile şehre yeniden istihdam sağlayan otel, sosyal hayata ve bölge turizmine yeniden katkı sunuyor.
Yeniden ayağa kaldıracak bir adım
Otelin yatırımcısı Asfuroğlu Grubu Turizm Yatırımları CEO’su Sabiha Asfuroğlu Abbasoğlu, şunları anlatıyor: “Otelimiz depremde çok yoğun dekorasyon hasarı almıştı; her yeri kaplayan camlar, mutfaklar ve tüm alt yapı sistemleri zarar görmüştü. Hepsini yeniledik ve odalarımızın üzerinde yükseldiği 66 bacağın tümü Nodus Mühendislik – Bülent Deveci tarafından kontrol edildi. Tüm teknik kontrollerimizi tamamlayarak kapılarımızı açtık.
Açılışımız sadece otel çalışanlarımız değil, aynı zamanda tedarikçilerimiz ve çevredeki esnaf için de büyük önem taşıyor. Çünkü otelde kalan misafirlerimiz bölgedeki restoranlardan taksi şoförlerine kadar geniş bir iş gücüne katkıda bulunuyor. Kısacası şehirdeki diğer işletmeler için de bir kaldıraç görevi gören otelimiz, bölgeyi yeniden ayağa kaldırmak için büyük bir adım niteliğinde.”
Müze ve kazı alanı
The Museum Hotel Antakya, St. Pierre mevkiinde yer alıyor. 200 oda ve 400 yatak kapasitesi ile hizmet veriyor. Müze ve kazı alanı, dağ, St. Pierre Kilisesi manzaralarına hakim standart, süit ve kral dairesi oda seçenekleri bulunuyor. Ayrıca ayrı bir girişi ve toplantı odaları olan Nas Konut, otelden daha izole bir tatil geçirmek isteyen konuklar tarafından tercih ediliyor. Odalarda televizyon, mini bar, oturma köşesi ve mermer banyo bulunuyor; 24 saat oda servisi ve ücretsiz Wi-Fi imkanı sunuluyor.
Farklı büyüklükte dört toplantı odası, düğün ve davetler için bir balo salonu, tam donanımlı Balans Spa ve Fitness merkezi yer alıyor.
5 restoran
Otelin farklı konseptlerde beş mekanı bulunuyor. Misafirler, Antakya mutfağının yöresel lezzetleri için Ayan Meyan’ı, after partiler ya da özel davetler için Sixty Six’i, zengin bir açık büfe kahvaltı için Sefahat’i, dünya mutfağından lezzetler için Birdy’i, yaz aylarında hizmet veren ve manzarası ile büyüleyen Seyri Alem’i tercih edebilirler.
Büyük Mozaik
The Museum Hotel Antakya’da yerinde görülebilecek eserler arasında, M.S 4. yüzyıla tarihlenen dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği yer alıyor. Birbirinden farklı geometrik motifli 9 panelden oluşan mozaik yaklaşık 1050 m2 büyüklüğünde. Bu mozaikte bölgede yaşanan üç büyük depremin etkileri görülebiliyor. Mozaiğin bir bölümünde kıvrılmış bir halı gibi dalgalı bir form bulunuyor.
Roma Hamamı
Dere yatağının kuzey tarafında, dere yatağını sınırlandıran ve yapıyı koruyan koruma duvarına sahip bir hamam yapısı ortaya çıkarıldı. Dere yatağına açılan su tahliye kanalları ve dere yatağından ayıran koruyucu duvarı, soğukluk ve sıcaklık birimleri, hypokaust sistemi ile küçük boyutlu sıra tipindeki bu hamam yapısı M.S 5. yüzyılın ortalarına tarihleniyor.
Pegasus Mozaiği
Arkeolojik alanın belki de en önemli bölümü, 2011 yılında mimari proje kapsamında, kolon kuyularının açılması sırasında tesadüfen bulunan mozaikli alan. İnşaat ilerlerken çelik bacakların yerleşeceği kuyulardan birinde bir mozaiğin daha köşesini rastlandı ve çalışmalara ara verildi. Bulunan nadide mozaik (Pegasus) şu ana kadar bölgede bulunan eserler içerisinde imzaya sahip olan (Euporos) tek mozaik. M.S 2. yüzyıla tarihlenen, 162 farklı renkte taşın kullanıldığı Pegasus mozaiğinin keşfinden sonra proje planı yeniden revize edildi ve binanın statiğini yeniden ayarlamak yaklaşık bir buçuk yıl sürdü. Pegasus mozaiğinin, bir evin yemek salonunun taban mozaiği olduğu tahmin ediliyor.