Şef Elif Er, önümüzdeki ekim ayında
Budapeşte’de düzenlenecek Uluslararası
Genç Aşçı yarışmasında Türkiye’yi temsil
edecek. Ülkemiz adına yarışacak ilk kadın
şefimiz olan Er, yarışmaya tüm ekibin
desteği ile hazırlanıyor. En büyük hobisini
işi haline getiren Elif Şef ile mutfak
tutkusunu ve yarışma hedefini konuştuk.
Neden aşçı olmak istedin?
Gastronomi bölümü ile üniversite sınavıma üç ay kala tanıştım. Küçüklüğümden beri mutfakta olmaktan çok keyif alıyordum. Mutfakta farklı tarifler denemeyi ve sevdiklerime tattırmayı çok seviyordum. Sınava Türkçe-Matematik bölümünden hazırlanmaya çalışırken bir anda Sosyal Bilgiler çalışmaya başladım. En keyif aldığım hobimi işim haline getirmeliyim dedim.Fakat üç aylık çalışmam maalesef yetmedi, yanlış bir tercih de ortalamamı düşürdü ve bir sene daha aynı hedefle sınavlara hazırlandım. Antalya’da okumak istediğim için ailemle birlikte Antalya’ya taşındık ve AKEV Üniversitesi’ni yüzde 100 burslu kazandım. Pandeminin de gelmesiyle son 1.5 sene eğitimi online aldık. Üniversiteden sınıf ikincisi olarak oldum.
Okul döneminde yaptığın staj ve sonrasındaki mutfak tecrübelerinden bahseder misin?
İlk stajımı Akra Barut Hotel’de yaptım ve sonrasında komi olarak devam ettim. İkinci stajımı Calista Luxury Resort Hotel’in Asya mutfağında tamamladım. Mezun olduktan sonra üçüncü stajım için yurt dışına gitmek istiyordum fakat pandemiden dolayı gidemedim. Bu şansımı mezun olduktan sonra kullandım ve Barcelona’ya gittim. Staja gitmiş olsam da 6 ay boyunca 3 MICHELIN yıldızlı ABAC restoranda çalışma fırsatı buldum. İspanya’dan döndükten bir hafta sonra gelen yat şefliği teklifiyle de bambaşka bir tecrübe kazandım, çünkü sadece Türk mutfağından yemekler yapmam istendi. Her gün inanılmaz araştırma yaptım ve bir sene boyunca servis ettiğim her bir ürün ile birlikte ben de geliştim. 2023 Eylül ayından beri de Divan İstanbul Otel içinde yer alan Lokanta by Divan Restaurant’ta çalışıyorum. Restoranımızda misafirlerimize geleneksel Türk mutfağı servis ediyoruz. Ekiple aile gibiyiz ve benim için bu çok mutluluk verici.
İspanyol mutfağı her dönemin gözde mutfaklarından birisi. İspanya’da kendine neler kattın?
Yurt dışında ilk deneyimim olması sebebiyle biraz zorladı. İngilizceme güvenerek gitsem de maalesef kimse İngilizce bilmiyordu. Öncelikle mutfakta kurulan sistemde her çalışan yapması gereken görevi en iyi şekilde yapıyor. Herkes çok sakin bir şekilde çalışıyor, servis esnasında deli bir heyecan var. Her gün öğle ve akşam yemeği servisinde minimum 60 kişiye servis veriliyor, herkes çok düzenli ve disiplinli çalışıyor, kesinlikle bir kaos ortamı yaşanmıyor. Ast üst ilişkisi iş saatinde üst düzeyde olmasına rağmen iş bitiminde ise mutfak ekibi bir aile gibi, samimiyet ve destek herkesin önceliği. Şeflerini aynı zamanda da rol model olarak görüyorlar ve bazı durumlarda ‘şef böyle söylüyorsa mutlaka doğrudur’ deyip kabul ediyorlar. Moleküler gastronomi İspanya’da çok fazla kullanılıyor. Bu yönde kendimi geliştirdim. Yaratıcılığa ve her fikre çok açıklar, şef mutfak ekibinin her önerisini de çok açık bir şekilde dinliyor ve kabul ediyor. Ben orada stajyer olmama rağmen onların bir servis sisteminin değiştirilmesini önerdim, şef bunun çok harika bir fikir olduğunu söyledi ve o sistem benim önerdiğim şekilde değişti. Herhangi bir ürünün geliştirilme aşamasında da ekip olarak kafa kafaya verip yapıyorlar.
Chaîne des Rôtisseurs Derneği’nin düzenlediği Uluslararası Genç Aşçı Yarışması’nın Türkiye elemelerini kazandın, öncelikle tebrik ediyorum. Bu başarıya ulaşırken nasıl hazırlandın?
Murat Çakıcı ve Volkan Arık şeflerimin destekleriyle bu yarışmaya hazırlandım. Murat Şef, 2012 yılında bu yarışmaya katılmış ve ülkemizi temsil etmiş. Dolayısıyla onun yaşadığı ve bana aktardığı tecrübe benim için önemli bir pusula görevi gördü. Pratik yapabilmem için yarışma formatında kutular hazırladılar. Ben bu kutulardançıkan ürünler ile aynı yarışmadaymışım gibi antremanlar yaptım.
Katıldığım ilk yarışma olduğu için gerildiğim dönemler oldu. Hatta bir ara çok stres oldum, çünkü ben gerçekten 3.5 saatte bunu yapabilecek miydim, başarılı olabilecek miydim? O soru işaretleri insanın psikolojisini inanılmaz zorluyor. Volkan Şefim her seferinde beni motive eden itici güç oldu.
Yarışmada birincilik ile birlikte bir eğitim bursu ödülünün de sahibi oldun. Bize bu eğitim bursundan bahsedebilir misin?
Le Cordon Bleu İstanbul tarafından sunulan yoğun eğitim bursunu kazandım. Toplam 5 hafta sürecek bir eğitim için Le Cordon Bleu İstanbul’a gideceğim. Bu ödül benim için inanılmaz anlamlı ve heyecan verici oldu. Maalesef ülkemizde üniversite sonrasında hemen işe başlayınca tekrar bir eğitim için vakit ayrımak zor olabiliyor. Bu nedenle de çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ağustos ayında eğitime başlıyorum, haftada 4 gün eğitim alacağım.
1-6 Ekim tarihlerinde Budapeşte’de düzenlenecek olan dünya finalinde yarışacaksın. Öncelikle neler hissediyorsun ve hedefin nedir?
Açıkçası hislerimden çok hedefime odaklandım dersem çok daha doğru olur. Türkiye seçmelerine de hazırlanırken gördüm ki sadece hedefe odaklanmak yarışmada başarı için çok önemli. Ülkemiz için başarılı bir derece ile dönmek istiyorum, maalesef bugüne kadar ülkemiz dereceye girememiş. Türk mutfağı söz konusu ve çok zengin bir mutfak kültürümüz var, mutfağımızı en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Alacağım eğitimin de bu yönde bana çok katkı sağlayacağına inanıyorum.Tüm mutfak ekibi ve şeflerim de benimle aynı heyecanı yaşıyor, onların da desteğiyle ülkemiz için en iyi derece ile dönmeyi hedefliyorum.
Yarışmanın ana kurallarından kısaca bahsedebilir misin?
Yarışmaya 8 şef katıldık. Yarışmada kullanılması gereken 5 adet zorunlu ürün vardı, bir de bilmediğimiz ürünlerden oluşan bir kutu var. O zorunlu ürünlerden yarışma öncesinde bize sadece bir tanesi açıklandı, o da kontrfile idi. Geri kalan herşey bizim için süpriz oldu. Beni en çok heyecanlandıran da bu oldu aslında, ben yarışmayı bir gizemin çözüleceği bir oyun gibi kodladım. Ürünleri gördükten sonra yarım saatlik bir süremiz vardı, bu sürede sunacağımız başlangıç, ana yemek ve tatlı tabaklarını detaylı olarak yazıp jüriye verdik. Zorunlu ürünlerin diğerleri ise malta eriği, taze bakla, kırmızı havuç ve enginar idi.
Birincilik aldığın tabaklardaki lezzetler nelerdi?
Başlangıç tabağımda “Taze baharatlı fener balıklı mantı, ekşili karides, kırmızı havuç turşusu, zeytinyağlı ekşili enginar sos ve yeşil yağ”, ana yemek tabağımda ise “Taze baharatlarla marine edilmiş kontrfile, kuru meyveli malta eriği kavurması, ekşili bezelye bakla garni, kırmızı şaraplı et sosu, fesleğen ve nane aromalı yeşil yağ” ve tatlı tabağımda ise “Limonlu tart, frambuazlı ayva ve naneli fesleğenli fıstık kreması” servis ettim.
Hem profesyonel mutfakta çalışmak isteyen lise ve üniversite öğrencilerine hem de seneye bu yarışmaya katılmak isteyen adaylara önerilerin var mı?
Öncelikle bu mesleğe gönül vermiş kişilerin meraklı olması gerekiyor. Çok okumalarını, araştırma yapmalarını, öğrendikleri her yemeği de mutlaka denemelerini öneririm. Kendilerine ne kadar yatırım yaparlarsa o kadar gelişeceklerdir. Yaratıcılık bizim meslekte çok önemli ve bunu geliştirmek için her zaman farklı reçete ve pişirme teknikleri öğrenmek bize büyük katkı sağlıyor. Kendi mutfak kültürlerini de en iyi şekilde öğrenmelerini tavsiye ederim. Çok farklı kültürlerin yemekleri ile harmanlanmış kıymetli mutfağımızı biz şefler ne kadar iyi bilirsek mutfağımızı o kadar iyi şekilde tanıtan elçiler olacağız.