İstanbul’un en yeni ocakbaşı mekanı Tere, boğaza karşı
manzarasıyla ve adına yaraşır harika ve ferah menüsüyle
gastronomi dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Özel mezeleri ile fark
yaratan Tere’de ocakbaşı kültürünün her inceliği kusursuz bir
şekilde misafirlerle buluşuyor.
Özlem Kapar
İstanbul’a ocağın ateşini enfes Boğaz manzarası ile buluşturan yeni bir mekan daha geldi: Tere. Gümüşsuyu’nda kapılarını açan Tere, kebap ve meze üzerine kurgulanmış menüsüyle şık ocakbaşı restoranlar arasında baş köşede yerini aldı. Şehrin ikonik adreslerinden biri olan Topaz’ın yerinde açılan restoran, Desert Group’un kurucuları Gülin ve Yücel Özalp ile Görkem Girav projesi olarak hayata geçti. Mutfağın başında Şef Mehmet Şahin yer alıyor. Tere’nin işletmeciliği yapan Görkem Girav, hayalindeki mekanı burada kurgulamış. Yıllardır çok sevdiği ocakbaşı kültürünü ve deneyimlerini Tere’ye taşıyan Girav, güler yüzü ve nazik üslubuyla şimdiden müdavim kitlesinin oluşmasında başrolü oynuyor.
Üst segment profil
Senelerdir bu sektörün nabzını tutan Girav, “Ocakbaşı kültürünün geçmişten gelen ‘sert’ imajını, mekanımıza ismini veren tere gibi yeşil, taze ve ferah bir otla kırıyoruz. Ayrıca üst segment misafir profiliyle de bu kültürü tanıştırmak istiyoruz” diyor.
Mekanın ocakbaşında, bu alanda 30 yılın üzerinde deneyime sahip ustalar Remzi ve Ömer Sayın kardeşler yer alıyor. Bu kadar yıllık mesleki geçmişlerinde ilk kez bir arada çalışan kardeşler, ustalıklarını Tere’de adeta konuşturuyorlar. Sanki jübile yapar gibiler...
Tere, ilk girişte boydan boya boğaz manzarası ile gözleri okşarken, mezelerin sofranıza gelmesiyle de damakları şenlendiriyor. Restoranın ismini aldığı tere salatası her masada mutlaka baş köşede yerini alıyor.
Mezeler Hataylı şeften
Mezeler, Hatay Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği Başkanı olan Şef Gökçe Eker’in elinden çıkıyor. Büyük deprem felaketinde Antakya’daki küçük restoranı yıkıldıktan sonra İstanbul’a gelerek mesleğini Tere’de icra etmeye başlayan Eker’in kuru meyveli zeytinyağlı enginar mezesi bir harika. Paşa, Hatay usulü Zahter Salatası, Köpoğlu ve Balkabağı Sinkonta meze severlerin vazgeçilmezi. Gökçe Şef, burada çok mutlu çalıştıklarını söylüyor ve bu güzel enerjinin yemeklere de geçtiğini düşünüyor.
Odun fırını
Ara sıcaklarda patlıcan söğürme, közde soğan ve sarımsak, içli köfte, pastırmalı humus ve uykuluk var. Tere’de fırından seçenekler arasında ise mini pide, semsek, lahmacun ve çıtır kokoreçli pide mutlaka denenmesi gerekenlerden. Hepsinin odun fırınından çıktığını da vurgulamak gerek! Tere’nin etlerde iddiası özellikle tarak, küşleme ve Adana kebapta ortaya çıkıyor. Patlıcan kebabı, beyti, vegan kebap, çöp ve ciğer şiş, terbiyeli kuzu şiş, pirzola, yağlı kara, şaşlık seçenekler arasında. Ayrıca katmer, pancar tatlısı ve Aydın kabağı bu lezzetli yolculuğun son noktasını oluşturuyor.
Ürünlerin en iyisi
Görkem Girav, mutfağın tedarik işinde oldukça hassas. Ürünleri mevsiminde ve yerinden almak için titiz bir araştırma süreci geçirmiş. Örneğin şalgamı Adana’da butik üretim yapan bir yerden bizzat gidip kendisi bulmuş. Turşularını Gaziantep’ten getirtiyor. Etlerini de şehrin en iyi tedarikçisinden temin ediyorlar.
Eşsiz manzara
Tere’nin mimari projesi ve uygulaması Erginoğlu & Çalışlar Mimarlık’a ait. Ocakbaşı kültürünün görsel dünyasının vazgeçilmezi olan bakır kullanılmış. Aynı zamanda Anıtkabir’in de mimarı olan Emin Onat’ın tasarladığı binada yer alan ve tüm cephesiyle manzaraya hakim Tere, yemyeşil bir park, camii ve Boğaz’ı gördüğümüz eşsiz bir panoramaya sahip. Tere’nin kalbini oluşturan 10 metrelik ocakta kullanılan bakır ve bütün dokusuyla kullanılan yeşil doğal taş ile kahve bronz tonlarda mozaiklerin yer aldığı dairesel kolonlar birbirini tamamlıyor.
Tere, beyaz örtülü masalara eklenen yeşil deri sandalyelerle geleneksel malzemeyle süslenmiş, mekanın hafızasına saygılı, zamansız, şık ve konforlu bir ortam yaratıyor. 200 kişilik alanıyla hizmet veren Tere, haftanın her günü 16:00 – 00:00 arası açık.
www.tereistanbul.com