Hem yurt içinde hem yurt dışında farklı konseptlerde ve mutfaklarda tecrübe sahibi Executive Chef İsmail Ağacık, şu anda kendi reçeteleri üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Ağacık mesleğini “Hayalini kurduğunuz tat senfonisinin, duymak istediğiniz besteyi çalabilmesini sağlamak” olarak tanımlıyor.
Röportaj: Gülçin Acar - gulcin.acar@rafinemedya.com
Yaklaşık 20 yıldır mutfakta farklı pozisyonlarda çalışan Şef İsmail Ağacık şu anda işletmelere menü tasarım ve geliştirme, ekip kurma ve eğitiminin yanı sıra danışmanlık eğitimi de veriyor. Meslek hayatına yurt dışında başlayan ardından Türkiye’de önemli birçok işletmede çalışmalar gerçekleştiren Ağacık ile aşçılık mesleği üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Mesleğinizi bize nasıl tanımlarsınız?
Aşçılık; belli bir plan ve hazırlık aşamasına getirilmiş gıdaların istenilen forma sokularak sunulması olarak adlandırılabilir. Benim tanımım ise biraz daha uzun. Aşçılık, benden istenen, hayalini kurduğunuz tat senfonisinin, duymak istediğiniz besteyi çalabilmesini sağlamaktır. Sonunda tüm şefler o sesi duymak isteriz. Alkış… Ben de tüm duyulara hitap edebildiğim bir sanat eseri ortaya çıkarmak için uğraşı gösteririm.
Yurt dışında deneyimleriniz mesleğinize neler kattı?
Pek çok şey… Disiplin, sabır, farkındalık, vizyon, yaratıcılık gibi sıralayabiliriz. Gastronomi dünyası çok kalabalık bir sektör. Özellikle birçok yıldızlı şefin iş yapış şekilleri beni çok etkiledi bu zamana kadar. Çok hayranı olduğum Ferran Adria vizyonumun geliştiricisidir. Birçok meslekte de olduğu gibi bizim mesleğimizde de kendi tarzını, prensiplerini, iş ahlakını ortaya koyanlar diğerlerinden hep önde olmuştur.
Sunum sizin için ne kadar önemli?
Sunum son nokta atışı diğer bir değişle şefin imzası. Göze hitap eden bir tabak yemeğe değer katar. İlk aşamalar tüm detaylarıyla işlendikten sonra onu çok iyi parlatmalı ve anlatmalısınız. Renkli ve mevsiminde tabakları çalışmayı seviyorum. Dekor olarak kullanılan her malzeme mutlaka yenilir olmalı. Soslarla çalışmak benim için çok önemli. Sunumlarımda da bunları dengeli bir şekilde kullanmayı seviyorum.
En çok hangi mutfakları çalışmayı seviyorsunuz? Neden?
Bence her mutfak, her teknik, her yöresel ürün çalışılmaya değer. Fransız mutfağı bu işi domine etmiş bir mutfak. Aynı zamanda gastronominin gelişiminde de mihenk taşı. Bu açıdan benim için çok önemli. Ayrıca Japonların minimalist tarzlarını çok beğeniyorum. Bence modern ve geleneksel tatların buluştuğu mutfaklar her daim başarılı olacak.
Röportajın devamı Gastronomi Turkey Dergisi'nde...
İncelemek için tıklayın: rafinedergi.gastronomiturkey.com/1/